| Tüm bu konuşmalar, zaman kaybı. | Open Subtitles | كل هذا الكلام عن الناس الاخرون مضيعة للوقت |
| Bunu anlayamadığıma inanamıyorum. Para ve otobüs hakkındaki bütün bu konuşmalar. | Open Subtitles | لا أصدق أنني لم أستطع رؤيته كل هذا الكلام عن المال وعن رحلة الباص |
| Ailem hakkındaki bu konuşmalar canımı sigara istetti. | Open Subtitles | كل هذا الحديث عن عائلتى جعلنى اتوق لسيجار |
| Bir Hintli ve şimdi bir politikacı ve bir devlet bakanı olarak, kendi ülkemiz hakkında duyduklarımız için endişe duymaya başladım. Tüm bu konuşmalar, Hindistan dünya lideri olması hakkındaydı hatta bir sonraki süper güç. | TED | كهندي والآن كسياسي، ووزير في الحكومة أصبحت قلقا نوعا ما إزاء الجدل الذي نسمعه عن بلادنا، كل هذا الحديث عن أن الهند أصبحت قائدة للعالم ، قريبة حتى من أن تكون القوة العظمى القادمة. |
| Ben kabinemle görüşene kadar bu konuşmalar askıya alınmak zorunda. | Open Subtitles | هذه المحادثات يجب أن تعلّق حتى أتشاور مع وزارتي. |
| Beyler, bu konuşmalar sırasında kendisinden eşim değil, Başkan olarak söz ederseniz sevinirim. | Open Subtitles | أيها السادة, لمصلحة هذه المحادثات أقدر لكم لو أشرتم إليه على انه الرئيس وليس زوجي |
| Eski müşterilerle olan bu konuşmalar telefonunda değildi. | Open Subtitles | تلك المحادثات مع الزبائن السابقين لم تكن على هاتفه |
| Sence bayılma olayından bu yana bu konuşmalar kaç kere yapıldı? | Open Subtitles | كم من هذه الخطابات كُتبت برأيك منذ فقدان الوعي؟ |
| Fakat bu konuşmalar çok faydalı oluyor, en faydalılar arasından. | TED | ولكن هذه الحوارات كانت قيمة جدًا ومن بين الأقيم حقًا. |
| Büyük ihtimalle beynini uçurup gelirsin ve böylece bu konuşmalar da tek taraflı olmuş olur. | Open Subtitles | أو من المحتمل أن تعود وأنت مصاب برأسك لا يمكن أن تكون المحادثات من جانب واحد |
| Bu saatte piyano çalmanız, sonra da bu konuşmalar... | Open Subtitles | أن تعزفي على البيانو اولاً و الآن كل هذا الكلام |
| Kabul etmeliyim ki zombiler hakkındaki tüm bu konuşmalar tüylerimi ürpertiyor. | Open Subtitles | هل يجب أن اقتنع ان هذا الكلام كله عن الزومبي هذا الشيء يشعرني بالقشعريرة |
| Ama bütün bu konuşmalar yüzünden geç kalacağız ve ben bugün geç kalamam. | Open Subtitles | ولكن كل هذا الكلام يعني أنّنا سنتأخّر، ولا يُمكنني أنْ أتأخّر اليوم. |
| Tüm bu konuşmalar ve dinlemeler... | Open Subtitles | كل هذا الكلام والإستماع... |
| Bütün bu konuşmalar beni yorgun düşürdü. | Open Subtitles | - نعم؟ - هذا الحديث سبب دوخة لى |
| Tüm bu konuşmalar... | Open Subtitles | ...كل هذا الحديث |
| Belki bu konuşmalar bize kim olduğumuzu gerçekten neyin önemli olduğunu hatırlatır. | TED | ربما تذكرنا هذه المحادثات بما هو مهم. |
| bu konuşmalar hakkında yazıyorum. | TED | وأقوم بالكتابة حول هذه المحادثات. |
| bu konuşmalar korkunç şekilde yüklü. | TED | إذ إن هذه المحادثات مشحونة وبشكل رهيب. |
| bu konuşmalar insana yardım mı ediyorlar, acı mı veriyorlar bilmiyorum. | Open Subtitles | تلك المحادثات. لا أعلم ما إذا كانت تُساعد أم تؤلم. |
| Evet,Onlar kesinlikle kaydediyorlar. Ama bu konuşmalar anında silinmiş olabilir. | Open Subtitles | لكن تلك المحادثات تم مسحها بطريق الخطأ |
| Demeye çalıştığım bu konuşmalar hiçbir zaman tam olarak olmuş sayılmaz. | Open Subtitles | أن هذه الخطابات لا تكون أبدا بشأن إنها ... بشأن |
| Zaman aldı fakat bu konuşmalar sonunda içime şüphe tohumları ekti. | TED | أخذ الأمر بعض الوقت، لكن في النهاية زرعت هذه الحوارات بذور الشك فيّ. |
| Büyük ihtimalle, beynini uçurup gelirsin ve böylece bu konuşmalar da tek taraflı olmuş olur. | Open Subtitles | أو من المحتمل أن تعود وأنت مصاب برأسك لا يمكن أن تكون المحادثات من جانب واحد |