| Bakın, biliyorum Bu onu geri getirmez fakat bu sadece bir jest olsun. | Open Subtitles | انظر, أعرف أن هذا لن يعيده للحياة و لكن اليك هذه بادرة حسنة |
| Başka kadınlar için, kızlık zarı penise yer açabilmek için biraz yırtılabilir ama Bu onu yok etmez. | TED | بالنسبة لنساء أخريات، قد يتمزق غشاء البكارة قليلا ليفسح المساحة للعضو الذكري، ولكن هذا لن يجعله يختفي. |
| Ama Bu onu avutmaya yetmedi. Harekete geçmeli, bir şeyler yapmalıydım. | Open Subtitles | ولكن هذا لم يواسيه كان على أن أتصرف.كان على فعل شىء |
| Seni Shandong Kralı yapmasını istediğinde Bu onu çok üzdü. | Open Subtitles | عندما طلبت منه أن يجعلك ملك "شاندونغ" ذلك جعله منزعج. |
| Eger benim ona deli olmadigimi ogrenirse, Bu onu oldurur. | Open Subtitles | اذا اكتشف اننى لا ابادله الحب هذا سوف يدمرة تماما |
| Bu onu eve döndürecektir. Ben yokken elçiliğe göz kulak ol. | Open Subtitles | . ذلك سوف يحضرها للمنزل اعتني بالسفارة حتى أعود |
| Bu, onu çok mutlu eder. | Open Subtitles | دعنا نعطي البنت للولد هذا سيجعله سعيــدا |
| Ama onun evinde yattın. Bu, onu arkadaştan daha öte yapmaz mı? | Open Subtitles | لكنكِ نمتي في منزله ألا يجعله هذا أكثر من صديق ؟ |
| Bu Bu onu geri getirmiyor ya da acıyı alıp götürmüyor. | Open Subtitles | إنَّ هذا لن يُعيدها للحياة، كما أنه لا يُبعِد الألم |
| Bak, Bu onu oraya götürmeme engel olamayacak. | Open Subtitles | كريس هذا لن يمنعني من أخذها إلى هناك أسمعي عزيزتي |
| Bu onu kahraman yapmaz Randy tabi ahtapot bir suç işlemiyorsa. | Open Subtitles | هذا لن يجعل منه بطلاً الا ان كانالأخطبوط يرتكب جريمة |
| Bu onu sadece 2. tip şeker hastası değil, kalp krizi ve inme için öncelikli bir aday da yapıyordu. | Open Subtitles | و هذا لم يجعله مريض بالسكري من النمط 2 فقط، بل و مؤهلاً بشكلٍ كبير للتعرّض لنوبات و جلطات القلب. |
| Bu onu daha mutlu kılmadıysa bile bunu bilmek sizlerin daha rahat uyumanızı sağlayabilir. | Open Subtitles | ورغم ان هذا لم يجعلها تشعر بسعادة اكثر وانت تجلس بارتياح وتراها |
| Elviste bir artistti ama Bu onu savaş zamanı orduya katılmasını engellememişti. | Open Subtitles | الفيس كان فنانا ولكن هذا لم يمنعة من المشاركة فى الحرب |
| Bizi bozmak istiyordu, Bu onu bizden daha iyi... hissettiriyordu, ama değildi. | Open Subtitles | بل كان يُحاول أن يكسر عزيمتنا . لأنّ ذلك جعله يشعر بأنّه أفضل منّا، لكنه لم يكن |
| Bu onu koruma altına almakta yardımcı olabilir. | Open Subtitles | هذا سوف يساعده في الدخول إلى جناح الأطفال. |
| LP'yi üste alır almaz, kriko dişlisini kilitleyeceğiz. Bu onu tutacak. | Open Subtitles | بمجرد أن نقوم برفع الغطاء العلوي سوف نقوم بحجز ترس الرفع المعشق.ذلك سوف يحجزه |
| Bu onu evinde hissettirmeyecek. Ayrılmasını sağlayacak sadece. | Open Subtitles | هذا لن يجعله يشعر كأنه في بيته هذا سيجعله .. |
| Evet ama Bu onu kahraman yapmaz. Aptal yapar. | Open Subtitles | أجل، لكن لا يجعله هذا بطلاً بل يجعله أحمقاً |
| Bu onu sakinleştirir. *Watership Down'u dinledi mi? | Open Subtitles | ذلك ما سيقوم بتهديئته هل قرأتِ له "المياه أسفل السفينة"؟ |
| Doğru çünkü Bu onu daha az erkek gösterir. | Open Subtitles | صحيح، لأنّ ذلك سيجعله يبدو وكأنّه أقلّ رجولة. |
| Bu onu çok etkiledi. | Open Subtitles | إنّها تتقبّل الأخبار بشكل صعب جداً. |
| Biliyorsun, Bu onu bir 25 yıl daha koltuğuna düşürecek. | Open Subtitles | أتعلمين، هذا سيجعلها تتراجع للخمس وعشرون سنة القادمة |
| Her gece aletimi sokuyorum. Bu onu benim yapar. | Open Subtitles | أنا أضع قضيبي بها كل ليلة هذا يجعلها فتاتـي |
| Onu şu köpeklerin üzerine sal. Bu onu yatıştırır. | Open Subtitles | أفلته على تلك الكلاب قد يجعله ذلك يستكفي |
| Bu onu neden bir tehdit haline getiriyor? | Open Subtitles | اعتقد انني غير متقين لماذا يجعلها ذلك تهديد. |
| Hayır, onun hakları bende. - Bu onu gururlandırıyor mu? | Open Subtitles | انا من يمتاز بهذة الصفه و هذا يجعلك فخورا؟ |