| Bitki açısından zengin bir beslenme, vegan ya da vejeteryan beslenmesi değildir ancak bu seçimleri yapanları alkışlıyorum. | TED | النظام الغذائي الغني بالنباتات ليس حمية نباتية، على الرغم من إعجابي بمتخذي مثل هذه الخيارات. |
| Eğer bizim toplumumuzdaki insanların tüm bu seçimleri yapmasını sağlayan şeyin bir kısmı, çok az seçenekleri olan insanların yaşadıkları toplumlara kaydırılsa, sadece bu insanların hayatları kolaylaşmaz, bizimkiler de iyileşir. | TED | إذا نقلنا بعض ما يتيح للناس في مجتمعاتنا الحصول على كل هذه الخيارات إلى المجتمعات حيث خيار الناس فيها محدود جدا، فلن يتحسن حال أولئك الناس فقط، لكن حالنا نحن سيكون أفضل أيضاً. |
| bu seçimleri ben yaptım. | Open Subtitles | لقد إتّخذتُ هذه الخيارات. |
| Portland'ın yapması gereken bazı zor seçimler var, ve bunun için bu seçimleri yapabilecek güçlü bir adaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | علي بورتلاند اخذ بعض القرارات الحازمة انها بحاجة لمرشح قوي لصنع هذه القرارات |
| Sana da bu seçimleri empoze etmeye çalıştım çünkü sen dünyaya indiğin zaman arkamı kollayacak birisi olacağı için çok heyecanlanmıştım. | Open Subtitles | وكنت أحاول تطبيق هذه القرارات عليك لأنه عندما هبطت لهنا كنت متحمسة لوجود شخص لأضعه تحت جناحي... |
| bu seçimleri ve bundan sonraki dört seçimi. | Open Subtitles | في هذه الإنتخابات و الأربعة القادمة بعدها |
| Saçma sapan bu seçimleri iptal etmen için bir fırsat bu. | Open Subtitles | هذه فرصة لك, لكي تلغي هذه الإنتخابات السخيفة |
| bu seçimleri kazanmak için güçlü olmalıyız her ne pahasına olursa olsun. | Open Subtitles | علينا أن نضرب لضمان هذه الإنتخابات |