| Bundan zevk alıyorsun değil mi..? | Open Subtitles | أنت تستمتع بهذا ، أليس كذالك ؟ |
| Ama şimdi Bundan zevk alıyorum. Ve zamanda kazanıyorum. | Open Subtitles | لكنني أستمتع بهذا ، وكذلك أقطع وقتاً جيد |
| Sizler beyazsınız. Yani Bundan zevk alıyorum. | Open Subtitles | انتم ناس متخلفون وهذا يعني انني استمتع بهذا القرف |
| - Bundan zevk aldığımı sanıyorsan, yanılıyorsun. | Open Subtitles | انتِ مُخطئة إذا كُنتى تعتقدى أننى أستمتع بذلك |
| Bundan zevk almadığını söyleme bana! | Open Subtitles | قل أنك لم تستمتع بذلك |
| Bundan zevk alıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تستمتعين بهذا ، أليس كذلك؟ |
| Bundan zevk alabilirsin. | Open Subtitles | ربما تستمتعى به |
| Bundan zevk almaya çalışın. | Open Subtitles | . واحد، إثنان، ثلاثة. واحد، إثنان، ثلاثة . حاول أن تتمتع بهذا ، من فضلك |
| Bir tehlike görürsen, bunu ortadan kaldırırsın. Bundan zevk aldığın için de utanmazsın. | Open Subtitles | إن تواجد تهديد، فيجب أن تقض عليه ولا تشعر بالخجل من الاستمتاع بهذا! |
| Bundan zevk aldığından kuşkulanıyorum. | Open Subtitles | لدي شك أنك إستمتعت بهذا |
| Bundan zevk alıyorsun, öyle değil mi? | Open Subtitles | هل انت تستمتع بهذا ، هل انت كذلك ؟ كلا |
| Bundan zevk aldığını biliyorum, ama bizler ajanız. | Open Subtitles | اعلم انك تستمتع بهذا ، لكننا عملاء |
| Bundan zevk alıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تستمتع بهذا حقـًا، أليس كذلك؟ |
| Bilmeni isterim ki Bundan zevk almıyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم أني لا أستمتع بهذا |
| Çok üzgünüm çünkü Bundan zevk alacağım. | Open Subtitles | أنا آسف جدًا لأنني سوف أستمتع بهذا |
| Ailem beni ilgilendirir. Bundan zevk almıyorum. | Open Subtitles | عائلتي هي أعمالي أنا لا أستمتع بهذا |
| Bundan zevk almıyor olmam gerekirdi. | Open Subtitles | انا حقاً لاينبغي عليّ ان استمتع بهذا |
| Bundan zevk de alırım. | Open Subtitles | وأنا أستمتع بذلك |
| Bundan zevk alıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إنك تستمتع بذلك , أليس كذلك ؟ |
| - Bundan zevk alıyorsun değil mi? | Open Subtitles | . أنت تستمتعين بهذا, أليس كذلك؟ |
| Bundan zevk alabilirsin. | Open Subtitles | ربما تستمتعى به |
| Rahat ol sen. Buradaki sevgilim gibi. Bu kızın babasını düşünüp dururken Bundan zevk alamam. | Open Subtitles | مثل صديقتي هنا. كلا، لا أستطيع الاستمتاع بهذا. |
| Bundan zevk aldığından kuşkulanıyorum. | Open Subtitles | لدي شك أنك إستمتعت بهذا |
| Tamam ondan paha biçilemez sanat eserlerinin anahtarını çalmış olabiliriz ama Bundan zevk almasına da gerek yoktu yani | Open Subtitles | بالطبع كنّا نسرق منها مفتـاح التحف الأثرية الثمينة ،لكن ليس من الضروري أنّ تستمتع به هذا كلّ ما أقـول |
| Luthor'un Bundan zevk aldığına eminim. | Open Subtitles | مؤكد أن (لوثور) سيكون سعيدا بذلك |