| Çok teşekkürler ama bugün Burada olmamızın nedeni ben değilim. | Open Subtitles | شكراّ لك كثيراّ ولكنى لست السبب فى وجودنا هنا اليوم |
| Bayanlar baylar, bugün Burada olmamızın sebeplerinden biri, | Open Subtitles | الآن أيها السيدات والسادة كما تعرفون أحد أسباب وجودنا هنا اللّيلة |
| Pekala, Burada olmamızın sebebi yarışmacılardan bir tanesi, | Open Subtitles | حسناً، سبب وجودنا هنا أنّ إحدى المتسابقات |
| Hasta. Burada olmamızın sebebi bu. | Open Subtitles | إنها مريضة هذا هو السبب الوحيد لوجودنا هنا |
| Biz gençlerin Burada olmamızın esas nedeni ailelerimiz ve bize verdikleri destektir. | Open Subtitles | لوجودنا هنا اليوم هو بسبب عائلاتنا وطريقتهم في دعمنا |
| Eğer insanlara yardım etmeyeceksek Burada olmamızın sebebi nedir? | Open Subtitles | ما هو الهدف من وجودنا هنا لو أننا لن نساعد الناس ؟ |
| Gücümün yetmediği bir şeyi. Ama bu uzun zaman önceydi ve Burada olmamızın sebebi bu değil. | Open Subtitles | شئ لا استطيع تحمله ، ولكن هذا كان منذ فترة طويلة ، وهذا ليس سبب وجودنا هنا |
| Bu, Burada olmamızın tesadüf olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني أنّ وجودنا هنا .ليسَ من قبيل المُصادفة |
| Burada olmamızın asıl sebebinden bahsediyorum. | Open Subtitles | مجتمع الإعجاب المتبادل لهذا اليوم أنا أتحدث عن سبب وجودنا هنا |
| Burada olmamızın nedeni de bu. | Open Subtitles | هذا هو سبب وجودنا هنا سأفوز محبته مجدداً |
| Komşuları Burada olmamızın iyi bir şey olduğuna ikna etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | فعلينا اقناع الجيران بأن وجودنا هنا أمر جيد في الحقيقة |
| Sana bir şey göstermek istiyorum. Burada olmamızın nedeni bu. | Open Subtitles | ،أريد أن أريك شيئاً .إنّه سبب وجودنا هنا |
| Alex ve senin yersiz özverin, ikimizin de Burada olmamızın sebebi. | Open Subtitles | أليكس , وإخلاصك الخاطئ للبشر هو السبب في وجودنا هنا |
| ..şık sunucumuz, nihayet Burada olmamızın nedenine gelebildi. | Open Subtitles | وأخيرا وصل إلينا رئيسنا... الموقر بسبب وجودنا هنا. |
| Pekala. Burada olmamızın nedeni bu değil. | Open Subtitles | حسناً , هذا ليس سبب وجودنا هنا |
| Burada olmamızın tek sebebi, insanları hayatta tutmak. | Open Subtitles | السبب الوحيد لوجودنا هنا هو الحفاظ على هؤلاء الناس على حياتهم. |
| Sonuçta Burada olmamızın sebebi masum bir kıza olanlar. | Open Subtitles | ففي نهاية المطاف، السبب الوحيد لوجودنا هنا هو ما حدث لفتاة بريئة |
| Şu anda Burada olmamızın tek nedeni bu konuda bir şeyler yapmayı ister misin diye anlamak! | Open Subtitles | والسبب الوحيد لوجودنا هنا الآن هو لمعرفة لو كنتَ تريد فعل شيئاً حيال ذلك |
| Bakın Burada olmamızın nedeni... ..kızım Gracie'nin size bir şey söylemek istiyor olması. | Open Subtitles | ممم ، اسمع سبب تواجدنا هنا هو ان ابنتي غريسي تود ان تقول شيئا |
| Burada olmamızın bir sebebi olduğunu biliyorum. Ve senin de kızım olduğunu biliyorum... | Open Subtitles | أنا أعلم أننا هنا لسبب ما عندما أعلم أنكِ إبنتي |
| Burada olmamızın nedeni, herkesin düşüncelerini dillendirmesi ve çörek yedikten sonra yoluna gitmesi içindir. | Open Subtitles | نحن هنا ليتحدث كل شخص عن نفسه |
| Burada olmamızın tek nedeni hayat kurtarmak. | Open Subtitles | سبب وجودنا هو إنقاذ حياة الناس |