|    Cafe'de konuşma yapacakmış ve geç kalmışlar.    | Open Subtitles |     أنّه يُتحدّث في المقهى و أنّهم متأخّرين.    | 
|    Kişisel olarak bilgilendirilmen gerekiyor. 20 dakika sonra Cafe'de.    | Open Subtitles |     نعم؟ معلومات شخصية مهمه قابلني في المقهى بعد 20 دقيفة    | 
|    O süre boyunca... ön tarafı kollayan sadece .... Cafe'de oturan yaşlı adam kalıyor.    | Open Subtitles |     خلال تلك الفترة، الرجل الوحيد الذي يراقب الجهة الأمامية رجل عجوز في المقهى    | 
|    Beni bulmak isteyen varsa aranızda yarın saat öğleden sonra 2'de Gold Street Cafe'de olacağım.    | Open Subtitles |     أين أحد يريد أن يجدني؟ سوف أكون غدا في مقهى الشارع الذهبي عند الساعة الثانية    | 
|    Birçok öğrencimizin kendi grubu var ve her yaz bir araya gelip Rosemary Cafe'de müzik yarışması yapıyoruz.    | Open Subtitles |     الكثير من الطلاب لديهم فرقهم الخاصه نجتمع سوياً كل صيف لـمواجهة الفرق في مقهى روزميري.    | 
|    Büyük İtalya Cafe'de buluş onunla.    | Open Subtitles |     قابليْه في مقهى إيطاليا الكبير    | 
|    Girişteki Cafe'de çalışıyor.    | Open Subtitles |     لا ، إنه يعمل فقط فى المقهى    | 
|    - Her gün aşağı yukarı iki gibi Latin Cafe'de yemek yiyorum.    | Open Subtitles |     أتناول الغداء في المقهى اللاتيني كل يوم الساعة 2 بعد الظهر    | 
|    O Cafe'de Liz Parker'ın ardından gittin ve Ona birşey yaptın.    | Open Subtitles |     هذا دهان, لقد ذهبت إلى (ليز) في المقهى وفعلت شيئاً لها    | 
|    Cafe'de yerken gördüm seni.    | Open Subtitles |     رأيتك تأكلين في المقهى    | 
|    Cafe'de oturan adam dışındakiler.    | Open Subtitles |     كلهم عدا الرجل الذي في المقهى    | 
|    Olay günü Crashdown Cafe'de miydin?    | Open Subtitles |     هل كنت متواجداً في مقهى "كراش داون" في يوم إطلاق النار؟    | 
|    Onu Rainforest Cafe'de köşeye sıkıştırdık.    | Open Subtitles |     لقد حاصرناه في مقهى الغابة الإستوائية    | 
|    Ve Teksas'ta çarşamba günü saat tam üçte Rouge Leader'la Cafe'de buluşacağız.    | Open Subtitles |     وسنقابل "روج ليدر"في مقهى في "تكساس" الأربعاء الساعة 3 مساءً بالتمام    | 
|    Öğrendiğimize göre dün Cambury Cafe'de görülmüş, yalnız da değilmiş.    | Open Subtitles |     إتّضح أنّه ظهر في مقهى (كامبري) البارحة، ولم يكن لوحده.    | 
|    Peter şerefine kadeh kaldırıyorum. Benim için Apollo Cafe'de çalıştı.    | Open Subtitles |     أريد تقديم نخبٍ لـ (بيتر) لقد عمل عندي في مقهى (أبولو)    | 
|    Girişteki Cafe'de çalışıyor.    | Open Subtitles |     لا ، إنه يعمل فقط فى المقهى    |