| cafede çok fazla dikkat çekmeme sebep oldu. | Open Subtitles | لكن هذا أثار الكثير من الانتباه في المقهى |
| Onunla yarın görüşeceğim. Saat 4'te cafede buluşuruz. | Open Subtitles | سأقابله اليوم، لاقيني عند المقهى في تمام الرابعة. |
| Tamam, ben su cafede oturup onun gelmesini bekleyecegim. | Open Subtitles | حسناً, سوف اكون في ذلك المقهى أنتظر وصوله |
| - Kalabalık bir cafede buluştular, oturmak için bile yeterli zamanları yoktu. | Open Subtitles | وقابلوه في مقهى مزدحم لكن لم يستطيعوا الجلوس معه وقتاً كافياً |
| Yarın akşam. Saat 18:00' da. Kinzie' de ki cafede. | Open Subtitles | ليلة الغد , فى الساعة السادسة نشرب القهوة فى مقهى كينزى |
| Uyudum, spora gittim, Batı Yakası'nda bir cafede yemek yedim. | Open Subtitles | نِمتُ، وذهبتُ إلى صالة الألعاب الرياضيّة، وتناولتُ طعام الغداء بمقهى في الجانب الغربي |
| Sana bu nedenle tekrar soruyorum, ...o saatlerde o cafede bulundun mu? | Open Subtitles | ولم نجد سوى هذا المقهى فأنا أسألك مرة أخرى أكنتَ في ذلك المقهى في ذلك الوقت؟ |
| diye tweet attım ve bir hastanede çalışan bir hemşire o anda oturduğum cafeye bir tane getirdi. ve ona bir smoothie aldım ve o cafede oturup hemşirelik ve ölüm hakkında konuştuk. | TED | و قامت ممرضة من مستشفى بإحضار واحد في نفس اللحظة إلى المقهى الذي كنت فيه، واشتريت لها عصير وجلسنا هناك نتحدث عن التمريض والموت. |
| cafede ruhlar hakkındaki hikâyeden beri üç yıl geçti. | Open Subtitles | منذ ذلك الحديث عن الأرواح في المقهى... . 0 |
| Ve seni cafede yakışıklı biriyle gördüm. | Open Subtitles | ورأيتك في المقهى مع ذلك الرجل الوسيم |
| - cafede benle el sıkışmıştın. | Open Subtitles | -لقد صافحتَ يدي في المقهى |
| Evet, o cafede çalışıyor. | Open Subtitles | -لوغن ) ؟ ) -نعم , إنه يعمل في المقهى |
| Hayır, bir cafede. | Open Subtitles | لا في المقهى |
| Yarın akşam. Saat 18:00' da. Kinzie' de ki cafede. | Open Subtitles | ليلة الغد , فى الساعة السادسة نشرب القهوة فى مقهى كينزى |
| Hayvan barınağından görevliler yolda. Bu arada, biz de köşedeki cafede birer kahve içebiliriz. | Open Subtitles | ممثل جمعية العناية بالحيوانات قادمٌ إلى هنا، و حتى يصل أعتقد أني رأيت مقهى في الزاوية. |
| - Bir cafede otururuz. Belki karamela yeriz. - Oh, kulağa hoş geliyor. | Open Subtitles | و نجلس فى مقهى و ربما يكون عندهم حلوى الكراميل - يبدو هذا رائعاًً - |
| Eğer bir cafede çarpışırsanız özür diler. | Open Subtitles | إن إصطدمت به في مقهى سوف يعتذر |
| South Beach'te bir cafede yap olur mu? | Open Subtitles | قم بها في مقهى على الشاطيء الجنوبي؟ |
| Dün sahildeki cafede tanışmıştık hani? | Open Subtitles | نحن، لقد التقين بالامس في مقهى الشاطئ |