| Tabi, Blackhawks ceketim. Blackhawks ceketime bayılırım. | Open Subtitles | اووهـ، طبعا، ستره الصقر الاسود انا احب سترتي الصقر الاسود |
| Hayır, hayır, bu benim ceketim. Geri ver. Hadi ama. | Open Subtitles | لا لا هذه سترتي أعدها , أحتاج هذه الستره |
| Bu yeni deri ceketim ile beraber gelen parfüm. | Open Subtitles | هذا رذّاذ الجسد الذي جاء مع سترتي الجلدية الجديدة |
| Spor ceketim bir çeşit sırt çantasına dönüştürülebilir. | Open Subtitles | معطفي الرياضي هنا يمكن أن يُستَعمل كنوع من حقيبة ظهر |
| Evet, bu benim ceketim ve diğer tüm eşyalar da bizim. | Open Subtitles | نعم بالفعل هذا معطفي كما أن كل تلك الأشياء لنا |
| Şimdi kilo verdiğimde giyebileceğim dar bir ceketim ve kilo alınca giyebileceğim bol bir ceketim var. | Open Subtitles | لذا فقد أصبح عندي الآن سترة ضيقة يجب لأرتديها أن أنقص وزني وأخرى كبيرة يجب لأرتديها أن يزداد وزني |
| Haberlerde deri ceketim büyük olay oldu, ben de ben de bir vestiyerden palto ve atkı aldım. | Open Subtitles | الأخبار أحدثت ضجة حول سترتي الجلدية لذا أخذت المعطف والوشاح من رجل محب للحفلات |
| ceketim Bull Shoals, Arkansas'tan alınmış gibi mi duruyor? | Open Subtitles | أوه، أتبدو سترتي من محلات بول شولاس بأركنساس؟ |
| Benim ceketim değil, ödünç aldım. | Open Subtitles | هذه ليست سترتي لقد أستعرتها من احد اصدقائي |
| Zamanla sen kumsal ceketim konusunda benle dalga geçmekten vazgeçeceksin ben de sana portakal kabuğunu tek hamlede soymak süper güç değil OCD'dir demeyi keseceğim öyle mi? | Open Subtitles | كما تعرف , وبعدها تتوقف فجأة عن السخرية منِّي بشأن سترتي الرياضية للبحر وأنا أتوقف عن إخبارك بأن تقشير البرتقالة |
| O benim ceketim, onun değil. | Open Subtitles | هذه سترتي هذه ليست سترته اتكئ على الحائط ها أنت ذا |
| ceketim yok. | Open Subtitles | لست مرتدئ سترتي كل شيء في المغسلة |
| Sana bunun benim şanslı ceketim olduğunu söylememiş miydim? . | Open Subtitles | لم أنا أخبرك هذا هل كنت سترتي المحظوظة؟ |
| Ama bak, ceketim nasıl da ıslak. | Open Subtitles | ولكن أنظري كيف أن سترتي الرياضية مبتلة |
| Evet, bu benim ceketim ve diğer tüm eşyalar da bizim. | Open Subtitles | نعم بالفعل هذا معطفي كما أن كل تلك الأشياء لنا |
| ceketim, şapkam ve fularımdan anlayacağınız üzere de buraya iş için geldim. | Open Subtitles | كما يمكنك أن تستدل من معطفي وقبعتي وربطة عنقي، فقد أتيت في عمل. |
| Kardeşimin battaniyeleri. ceketim nerede? | Open Subtitles | لقد أخذت بطانية أختي أين هو معطفي |
| ceketim parçalanmış ve gömleğim kana bulanmıştı. | Open Subtitles | معطفي تمزق و القميص مغطى بالدم |
| Bozulan bir deri ceketim var. Neden nem deriyi bozar? | Open Subtitles | كانت عندي سترة جلدية قد فسدت، الآن، لماذا تفسد الرطوبة الجلد؟ |
| İki diplomam,bir kocam ve Burberry ceketim var. | Open Subtitles | لدي أثنان من الدرجات، وزوج من معطف بربري |
| Masadaki ceketim de. | Open Subtitles | إنها فى سترتى على الطاولة |
| Demek ki ceketim ateş ettiği eline sarmış. | Open Subtitles | ربما لف الجاكيت حول يده التي أطلق منها |
| Bir dakika-- o benim evsiz ceketim mi? | Open Subtitles | هل ذلك هو جاكيت الرجلُ المشردُ الخاصُ بي؟ |
| 750 dolarlık borcunu ve üzerindeki benim ceketim. | Open Subtitles | ال750$ التي تدين لها لي وهذا جاكيتي الذي ترتديه |
| ceketim. Ceketimi unuttum. | Open Subtitles | سُترتي، لقد نسيت سُترتي. |