| Hapis cezasıyla karşı karşıya olan bir çocuk için oldukça küstahsın. | Open Subtitles | أنا محترف يبدوا غروراَ على فتى يبحث عن عقوبة في السجن |
| Eyalet örnek teşkil etmesini istiyordu o yüzden idam cezasıyla karşı karşıyaydı. | Open Subtitles | و المحكمة أرادت أن تجعل منه عبرة و كان يواجه عقوبة الإعدام |
| Müşterilerin eğer ceza alırlarsa fazladan 15 yıl hapis cezasıyla karşı karşıyalar. | Open Subtitles | قد تزداد عقوبة موكلينك إلى السجن 15 سنه في حال تمت إدانتهم |
| Hatta belki para cezasıyla bile sıyrılabilirdin. | Open Subtitles | أو ربما كنت مجرد الحصول على صفع مع غرامة مالية. |
| Her hayat yanında bir ölüm cezasıyla gelir. | Open Subtitles | كل نفس ذائقة الموت. |
| Yepyeni bir kimlik ve müebbet cezasıyla. | Open Subtitles | مع هويّة جديدة، وحكمٌ لطيف بالسجن مدى الحياة. |
| Kirli çamaşırlarını dünyadaki medya bağlantılarıma yaymam uzun bir hapis cezasıyla son bulabilir. | Open Subtitles | سوف أفضحها عبر سوف أفضحها بوسائل الإعلام التابعه لي حول العالم يمكن أن تؤدي لعقوبة سجن طويله |
| Yok, hayır, küçük bir para cezasıyla kurtuldu. Jack tamamen yasal bir emlakçı. | Open Subtitles | لا ، لقد خرج بغرامة بسيطة ّ(جاك) هو سمسار عقارات قانوني تماماً |
| Almanya'da idam cezasıyla ilgili bir ders veriyordum. | TED | كنت أُعطي بعض المحاضرات في ألمانيا عن عقوبة الإعدام. |
| 14 yaşındaki torunum Maddie okul için idam cezasıyla ilgili bir kompozisyon yazıyordu ve bana sorular soruyordu. | TED | حفيدتي مادي البالغة من العمر 14 عاما، كانت تكتب مقالا للمدرسة عن عقوبة الإعدام، وكانت تسألني أسئلة. |
| Ne kadar hapis cezasıyla karşı karşıya olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | ومسؤوليتك. هل تعلم مدة عقوبة السجن التي ستواجهها؟ |
| Bunu affetmeyeceğim, fakat senin davanda, ölüm cezasıyla bir problemim olmayacak. | Open Subtitles | لن أسمح بالتعذيب، لكن في حالتك لن سكون لدي أي شيء ضد عقوبة الإعدام |
| Hapis cezasıyla karşı karşıya. Peki neyi kaçırıyorum? | Open Subtitles | فهي تواجه عقوبة السجن لذا ما الذي يفوتني هنا ؟ |
| Anlaşmayı kabul etmezse ölüm cezasıyla karşı karşıya kalacak. | Open Subtitles | لو أنّها لم توافق على العرض، ستواجه عقوبة الإعدام. |
| # Güzellik onu sevmenin cezasıyla yüzleşiyor. # | Open Subtitles | إن الجمال هو هنا لمواجهة عقوبة المحبة له |
| Gelgelelim idam cezasıyla yargılandığını çok iyi biliyor. | Open Subtitles | ومع ذلك، فهو أكثر من يدرك أنه هو الذي يواجه عقوبة الإعدام. |
| Para cezasıyla seni bırakmaları için ikna ettim. | Open Subtitles | انا جعلتهم يخرجوك من الموضوع معا غرامة. |
| Yasadışı park etme, araç çekme bedeli kırmızı ışıkta geçme cezasıyla birlikte toplamda 100 Won'dan fazla ödedim. | Open Subtitles | غرامة لصفة السيارة بالممنوع، وقطر السيارة، وكسر إشارة المرور. لقد تخطت الـ100.000 وون... |
| Her hayat yanında bir ölüm cezasıyla gelir. | Open Subtitles | كل نفس ذائقة الموت. {\pos(192,215)} |