| Da Nang'a döndüm, ordudayken Coakley adında bir adam vardı. | Open Subtitles | بفيتنام كان هناك رجل في "فصيلتي يدعى "كوتلي |
| Sen Coakley'sin | Open Subtitles | "أنت "كوتلي |
| Ian Coakley ve eşi Sheila Coakley, gece Napa Vadisi'nden evlerine dönerken 7. | Open Subtitles | الثامن و العشرين من سبتمبر 2007 ايان و شيلا كوكلي تحطمت |
| Coakley ve eşinin evine kazadan 10 ay sonra el konmuş. | Open Subtitles | نعم,غارسيا تعمل عليه الان حسنا,المنزل الذي اشتراه كل من كوكلي و زوجته |
| Ona ulaşırlarsa Coakley'nin gidecek Yeri kalmaz. | Open Subtitles | ان كانوا قادرين على الوصول اليه فلا يوجد مكان ليذهب كوكلي اليه |
| Hotch, Coakley kaza anında karısının arabasını sürüyormuş ya? | Open Subtitles | هوتش,انت تعرف ان كوكلي كان يقود سيارة زوجته في ليلة الحادث؟ |
| Kendi suçunu başkalarına atamazsın Coakley. Dedektif! | Open Subtitles | لا يمكنك ان تلوم الاخرين على ما فعلته كوكلي |
| Coakley'e söylediklerimin onu ateşleyeceğini biliyordun. | Open Subtitles | انهم كذلك كنت تعرف ان ما قلته لـ كوكلي |
| Phil Coakley babanla ne konuşuyor, biliyor musun? | Open Subtitles | هل لديك أي فكرة عما تحدث "فل كوكلي" مع والدك بشأنه؟ |
| - Coakley Caddesindeki Georgia National. | Open Subtitles | "مصرف "جورجيا" الوطني 4658 شارع "كوكلي |