| Buraya gelme amacım, teknoloji yaratıcılığın düşmanıdır demek değil. | TED | ولستُ هنا لأخبركم أن التقنية هي عدو الابداع. |
| Grady'ye aldırmayın hanımefendi. Kendi kendinin düşmanıdır. | Open Subtitles | لا تعيري أي اهتمام لجرادي، سيدتي انه أسوأ عدو لنفسه |
| Pit bull bazı insanın en iyi dostu bazınında en berbat düşmanıdır. | Open Subtitles | الكلب ده ممكن يكون أحسن صديق للانسان واسوأ عدو للأشرار |
| Senato, bütün Sezarların doğal düşmanıdır, Küçük Çizme. | Open Subtitles | مجلس الشيوخ هو العدو الطبيعي أي قيصر ، وصغيري |
| Portekiz İngiltere'nin düşmanıdır ve İngiliz gemileri Queimada Limanı'nda olmasalardı Portekizliler şimdiden geri gelmiş olurlardı. | Open Subtitles | البرتغال هي عدوة انكلترا واذا لم ترس السفن الانكليزية في ميناء كيمادا البرتغاليون سيكونون بالفعل قد عادوا |
| Siz sevgili dinleyicilerin de bildiği gibi... Komünizm özgür dünyanın en büyük düşmanıdır. | Open Subtitles | تُدركون أعزائي المُستمعين بأن الشيوعية هي عدو للعالم أجمع |
| O tabakaya ait olmayan herkes, insanlık düşmanıdır. | Open Subtitles | وأي واحد ليس من الإسرة الحاكمة فهو عدو البشر |
| Korku, iradenin düşmanıdır. | Open Subtitles | أنا لا أخاف شيئاً، الخوف هو عدو الإرادة. |
| Korku, iradenin düşmanıdır. | Open Subtitles | أنا لا أخاف شيئاً، الخوف هو عدو الإرادة. |
| Ama Amerikan askerlerini tehlikeye atan herhangi biri benim ve Amerika'nın düşmanıdır. | Open Subtitles | لكن أي شخص يضع الحنود الأمريكيين في خطر هو عدو لي و للولايات المتحدة |
| Bu adam Koca Ayak topluluğunun en büyük düşmanıdır. | Open Subtitles | هذا الرجل هو أسوأ عدو لمُجتمع ذوي الأقدام الكبيرة. |
| En iyi, iyinin düşmanıdır canım benim. Bu da iyi bir plan. | Open Subtitles | الأفضل هو عدو الجيد يا عزيزتي وهذه خطة جيدة |
| Eğer birisi Blacksmith'in kimliği hakkında bilgiye sahipse o da en büyük düşmanıdır. | Open Subtitles | إذا كان أي شخص لديه أدنى فكرة عن هوية الحداد، سيكون له أسوأ عدو. |
| Otoriteye ahmakça inanmak gerçeğin en kötü düşmanıdır sevgili Betty'm. | Open Subtitles | وإيمان احمق بالسلطة يا عزيزتي "بيتي هو اسوء عدو للحقيقة |
| Bir çift kulaklık ve taktığınızda iki küçük delik dışında etrafı göremediğiniz bir gözlük takıyorum. Çünkü dikkat dağılması bir hafıza yarışmacısının en büyük düşmanıdır. | TED | إنه زوج من غطاء الأذنين ومجموعة من نظارات السلامة المغطاة بالكامل بإستثناء ثقبين صغيرين لأن التشتت هو أعظم عدو للحافظ التنافسي |
| Şeytan insanın kalbindeki Tanrı'nın düşmanıdır. | Open Subtitles | الشيطان هو عدو الله في قلوب البشر |
| Duygular her zaman adaletin düşmanıdır. | Open Subtitles | العاطفة دائما عدو للعدالة الحقيقية |
| SSCB, davasına ihanet eden herkesin korku duyulan bir düşmanıdır. | Open Subtitles | اتحاد الجمهوريات الاشتراكية السوفياتية هي العدو المخيف لأولئك الذين يخونون قضيته |
| SSCB, davasına ihanet eden herkesin korku duyulan bir düşmanıdır. | Open Subtitles | اتحاد الجمهوريات الاشتراكية السوفياتية هي العدو المخيف لأولئك الذين يخونون قضيته |
| Kaybolmuş çocukları bulmak için olabilir ama öldüren bir adamı bulmak tam bir devlet düşmanıdır o, hiç sanmıyorum yani. | Open Subtitles | البحث على طقل مفقود، أجل لكن البحث عن قتال العدو الأول للشعب، أشك في ذلك |
| İki şişe kırmızı şarabım bir dolu CD'im, ve yatak odasında mumlarım var çünkü lamba seksin düşmanıdır. | Open Subtitles | لدي زجاجتين من النبيذ الأحمر وإستوانطتين وشموع لغرفة النوم لأن الإضاءة عدوة العلاقات الجسدية |
| Bu nedenle, onlar devlet düşmanıdır ve kan akışı için yakalanıp işlenecekler. | Open Subtitles | لذا , فهم أعداءٌ للدولة وسيتم القبض عليهم وإعدادهم للتزويد بالدماء |
| O ailenin en büyük düşmanıdır . | Open Subtitles | احذر انها اشقى شيطانة والاولى ف العائلة |