| Aptal şeylere bakmak için o saçma dükkanlarda saatlerce sürter... | Open Subtitles | التجول لساعات في هذه المحلات المضحكة بحثاً عن شيء سخيف |
| İnsanlar her yerde kartla ödüyor. Otellerde, restoranlarda, dükkanlarda. | Open Subtitles | قلت له الناس يدفعون بالآجل كل شيء ، الفنادق ، المحلات |
| Sokaklarda, dükkanlarda, ofislerde, hatta borsanın açılış gününde kızlar, kürk yakalı kış kimonolarını ortaya çıkarır. | Open Subtitles | في الشوارع و المحلات والمكاتب حتى في البورصة في يوم الافتتاح الفتيات يُخرجون رداءات الكيمونو الشتائية ذات طوق الفراء |
| Yakınlardaki dükkanlarda el feneri, pil ve ekmek tükenmişti. | TED | لم يكن هناك أضواء في المتاجر و لا بطاريات أو خبز. |
| Çok harika bir şey. Onu dükkanlarda satmalılar. | Open Subtitles | هذه المادة رائعة, عليهم بيعها في المتاجر |
| Fiyatları uygun olan dükkanlarda nakit para olur. | Open Subtitles | الدكاكين الوحيده التي بها هذا هي الدكاكين التي تبيع اشيئا فوريه |
| Genellikle şekerini saklayanlar pek yoktur dükkanlarda çalarken yakalananlar. | Open Subtitles | أهم جزء الكثير منهن لا تخفى الحلوى القليل منهم ادين بسرقة المحلات |
| Bunlar dükkanlarda açıkta mı satıIıyor? | Open Subtitles | أتباع هذه الأشياء في المحلات بشكل علني ؟ |
| Normal dükkanlarda bana uygun hiçbir şey bulamıyorum! | Open Subtitles | لا استطيع ايجاد اي شيء يناسب مقاسي في المحلات العادية |
| O koca kutu dükkanlarda alışveriş yapmayı istemesem bile. | Open Subtitles | انا حتى لا اود ان اتسوق بتلك المحلات الكبيرة |
| - Hangi dükkanlarda bulunabilir? | Open Subtitles | هل من سبيل لمعرفة المحلات التي صنعتها؟ |
| dükkanlarda, evlerde falan. | Open Subtitles | في البيوت في المحلات |
| dükkanlarda hiçbir hırsızlık yoktu o duvarlar inceydi insanlar kum haline getirdi... bir kiriş almak. | Open Subtitles | لم يكن هناك سرقات في المحلات. انهم شعب الحد من الجدران إلى الرمال الناعمة الحصى ()... لاتخاذ الحزم. |
| Alışveriş yaptığınız dükkanlarda çalışıyoruz. | Open Subtitles | أننا نعمل فى المتاجر التى تتسوق منها أنت |
| Güvenlik görevlileri dükkanlarda takip etmiyor köpekler artık havlamıyor bana ayrıca gün boyunca, kimse Samuel L. Jackson'la karıştırmadı beni. | Open Subtitles | حراس الأمن لا يتبعوني في المتاجر توقفت الكلاب عن النباح في وجهي ولم يخطئ أحد ويعتقد أني صامويل جاكسون طوال اليوم |
| Bu dükkanlarda güvenlik kamerası olduğunu farz edersek son bir kaç haftanın görüntülerini kontrol edebiliriz. | Open Subtitles | لذا على افتراض أنه لدى هذه المتاجر كاميرات مراقبة، بإمكاننا تفحص أفلامهم من الأسابيع الماضية القليلة، |
| Küçük dükkanlarda, uçak kazalarında ya da geri kalmış hastanelerde eğitimsiz doktorların elinde. | Open Subtitles | في المتاجر وحوادث الطائرات أو في مستشفى حقير بأطباء حقراء |
| Çünkü bu dükkanlarda şişme insanlardan alabilirsiniz. | Open Subtitles | لأن في تلك المتاجر الخاصة بالاكسسوارات يمكنك أن تشتري أشخاص من المطاط |
| - Hangi dükkanlarda bulunabilir? | Open Subtitles | هل هناك طريقة بأية حال لمعرفة الدكاكين |