| Yaptığım tek şey işimin başına dönene kadar dakikaları saymak. | Open Subtitles | كل ما افعله هو عد الدقائق حتى يمكننى العودة للعمل |
| Bana, bu dakikaları, ilk saniyesinden itibaren asla unutmayacağını söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني أنه لن ينسي أبدا أي لحظة من تلك الدقائق |
| Son dakikaları izlemeye gidebilir miyim? | Open Subtitles | ، هل لي أن أذهب لحظة إنها الدقائق الأخيرة للمبارة؟ |
| Olmuyor. Çocuklar, benim süper hayatımı dinleyip monoton hayatınızdan kaçabilmek için dakikaları saydığınızı biliyorum ve bunu sizin için seve seve yapıyorum ama bu gece olmuyor. | Open Subtitles | لا أستطيع ، أعرف أنكم تحسبون الدقائق للهروب من حياتكم الرتيبة بالسماع لروعة حياتي |
| Nakil mekiğinin son dakikaları hakkında bazı iddialar var. | Open Subtitles | إدعاءات مزعومة تتعلق بالدقائق الأخيرة في الناقلة |
| Size cevap vermek için harcadığım dakikaları mı soruyorsunuz? | Open Subtitles | بحساب الدقائق التي أضيعها بالإجابة على أسئلتك؟ |
| Saniyeleri, dakikaları, saatleri, günleri yılları, asırları hesaplayabiliyoruz... | Open Subtitles | يمكننا أن نستوعب الثواني، الدقائق الساعات و الأيام و السنوات قروناً |
| Tepeden aşağı yuvarlanıp oyunu başlatana kadar dakikaları sayar sonra da herkesin ne kadar palavracı olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | سوف يعد الدقائق ليهبط من التل ويُشغل المباراة وبعدها يتحدث عن كم الهراء الموجود بالجميع |
| Her gün otobüse binecek ve dakikaları sayarak onu yeniden görmeyi umacaksın. | Open Subtitles | كل يوم، ستركب الحافلة ،و تعدّ الدقائق .تأمل أنك ستراها مجددًا |
| Hep seni düşünüyorum ve kollarına döneceğim ana kadar dakikaları sayıyorum. | Open Subtitles | أفكر بك على الدوام وأعد الدقائق إلى أن أعود لأكون بين ذراعيك. |
| Onlara kaç dakika ayırabilirim diye endişe etmek yerine bu dakikaları unutulmaz anlar yapmaya odaklanırım. Onları gördüğüm, duyduğum, onlarla iletişim kurduğum anlar. | TED | وبدلاً من القلق حول كم من الدقائق سيتاح لي أن أقضيها معهم كل يوم، أركِّزْ على تحويل هذه الدقائق إلى لحظات لا تنسى، لحظات أرى فيها صغاري، أستمع إليهم وأتواصل معهم. |
| Beraber olduğumuz dakikaları bile sayıyor. | Open Subtitles | إنها حتى تعد الدقائق التي كنا فيها معاً |
| Ve onlar... onlar seni tekrar görene kadar dakikaları sayıyorlardır. | Open Subtitles | و هن فقط يعددن الدقائق حتى يرونكي |
| Ve onlar... onlar seni tekrar görene kadar dakikaları sayıyorlardır. | Open Subtitles | وهمجميعاً... جميعهم يعدّون الدقائق فقط حتى يروك مرة أخرى |
| George'la buluşup, bu yeni serüvenimin kullanma kılavuzunu yazmak için dakikaları sayarken aileme güle güle öpücüğü veriyordum. | Open Subtitles | أقبل العائلة قبلة الوداع" "واعد الدقائق حتى يمكنني مقابلة جورج لكتابة الدليل الخاص الجديد لمسيرتي" |
| dakikaları saymayı bırakabilirsin. | Open Subtitles | بامكانك الآن التوقف عن عد الدقائق |
| Burada oturmuş rüzgar kıpırdamazken yaklaşan zamana karşı dakikaları sayıyordum eve sana gelirken tökezlediğimde. | Open Subtitles | إننى جالسٌ هنا،،بلا أغطية ٍو الرياح عاصفةٌ.. أحصى الدقائق حتى موعد الإغلاق، حتى أستطيع أن أتجه متعثراً إلى البيت،عائداً إليكِ.. |
| O saat yalnızca dakikaları saymıyor. | Open Subtitles | هذا الجراد , انة لا يحسب فقط الدقائق |
| - İlk dakikaları körmüş gibi geçer. | Open Subtitles | تلك الدقائق الأولى فارغة تماما |
| Çalışma şekli şöyle telefondaki dakikaları 60 günden önce yenilemezseniz telefon şirketi numaraları değiştiriyor. | Open Subtitles | طريقة عمله هي إن لم تُعد شحن جوّالك بالدقائق .... قبل 60 يومًا |
| Ve ben de saate bakıp bakıp karanlığa kalan dakikaları saymayacaktım. | Open Subtitles | "و"ديب" لن تطارد "جين دو وأنا لم أكن لاشاهد الساعة تمر بالدقائق حتى المساء |