| İki hafta geçmesine rağmen Damga hâlâ orospu amı gibi yanıyor. | Open Subtitles | أسبوعين من التدريب ولم أحصل على العلامة بعد |
| Bu orklar farklıydı.Uzun zamandır görmediğim bir Damga taşıyorlardı. | Open Subtitles | هذه العفاريت مختلفة. لديهم العلامة التجارية لم أكن قد رأيت في كل حين. |
| Bu Damga sinyal gibi. - Önemi yok. | Open Subtitles | -هذه العلامة مثل مشعل قادر على العودة لمكانه الأصلى |
| Herhalde buraya gelip kıçını Damga gibi ezecektir. | Open Subtitles | على الأرجح سيأتي إلى مكتب البريد هذا و يمزق مؤخرتك كأنها طابع |
| New York. Kırmızı Damga yok. Yeşil. | Open Subtitles | لا، نيويورك لا طابع أحمر، أخضر، أنا أخضر |
| Tartıştık ve sizin için imza atıp, Damga basmamı kabul ettiniz. | Open Subtitles | لقد تجادلنا وقد وافقت فى النهاية لذا كان على التوقيع عنك ووضع الختم الخاص بك. |
| Gizli bir Damga ya da özel bir mürekkep izi falan yok. | Open Subtitles | اعني ، ليس هناك علامة مائية ولا حبر سحري خاص ولا شئ |
| Böylece pasaportumuza Damga vurdurmayiz ve isimize bakariz. | Open Subtitles | لكي نقود إلى سويسرا و لا يختمون جوازات سفرنا |
| Bu feci bir şey, insanın damgalanması üstünde Damga taşıması çok kötü bir şey. | Open Subtitles | هو سيئ أنك تحمل علامة عندك إشارة عليك |
| Malezya'dan döndükten üç gün sonra Damga'nın basıldığı gün. | Open Subtitles | هذه العلامة حُرقت منذ 3 أيام " بعد أن عُدنا من " ماليزيا |
| Ama bu Damga sana her gün sahip olduğun her şeyi elinden alan adamı hatırlatacak. | Open Subtitles | وفي كل يوم هذه العلامة سوف تذكّرك... بالرجل... الذي أخذ كل ما تملكه. |
| Ama bu Damga sana her gün sahip olduğun her şeyi elinden alan adamı hatırlatacak. | Open Subtitles | وفي كل يوم هذه العلامة سوف تذكّرك... بالرجل... الذي أخذ كل ما تملكه. |
| Bu Damga cildime alerji yaptı sanırım. | Open Subtitles | قد تكون لدي حساسية ضد هذه العلامة |
| Onun için geliyorlar. Damga bunun için var. | Open Subtitles | وهم قادمين لأجله، هذا ما تعنيه العلامة |
| O, onların lideri. Damga bunun için var. | Open Subtitles | إنها قائدتهم، هذا ما تشير له العلامة |
| Hayır. New York. Kırmızı Damga yok. | Open Subtitles | لا، نيويورك لا طابع أحمر، أخضر، أنا أخضر |
| Ciel Bleu Oteli'nin kulübüne ait bir Damga var. | Open Subtitles | لديك طابع هنا من نادي ليلي في فندق سيا بلو |
| Aynı şekilde, bandajdaki Damga da aynı olur, çünkü bizim bütün bankacılığımız bir tek banka, International Turst tarafından yürütülür. | Open Subtitles | بعبارة مبسطة طابع اللف سيكون بنفس الطريقة ربما أن كل المصارف تتعامل مع " مصرف واحد " الثقة الدولية |
| Damga resmi, pencere vergisi, bataklık sigortası, tavuk yemi, köpek bisküvisi, inek için uyuz merhemi... | Open Subtitles | قيمة الختم, ضريبة النافذة، تأمين المستنقع, طعام الدجاجة, بسكويت الكلب،مرهم البقرة . المصاريف لن تنتهي |
| Kurbanın elindeki Damga Fransız mahallesindeki Mon Cherie adlı bara girebilmek için basılır. | Open Subtitles | ما الامر؟ الختم على يد الضحية انه ختم دخول حانة مون شيري |
| Camino'nun hiçbir yerinde bunun gibi bir Damga bulamazsınız. | Open Subtitles | أنت لن تجد مثل هذه الختم في أي مكان آخر على كامينو |
| - İntihar notunun köşesinde silik bir Damga buldum | Open Subtitles | حسناً، وجدت علامة مائية مخفية في الزاوية لرسالة الأنتحار هذه |
| Boylece pasaportumuza Damga vurdurmayiz ve isimize bakariz. | Open Subtitles | لكي نقود إلى سويسرا و لا يختمون جوازات سفرنا |
| Kız Pompo diyor fakat kolundaki Damga başka bir efendiden söz ediyor. | Open Subtitles | تتحدث عن (بومبو) بينما ذراعها تحمل علامة سيد آخر |
| Çocukları içeri götüreceğiz, ellerine Damga vuracaklar ve dışarı çıkamayacaklar. | Open Subtitles | نأخذهم للداخل, نختم على أيديهم ومن ثم لايمكنهم الخروج |
| Ve bugünkü Damga ise yalnızlıkla alakalı. | TED | و وصمة العار الموجودة هناك اليوم هو الحديث عن الشعور بالوحدة |