| Benim gibi yürüyecek, konuşacak, ve bu oyunları kazanana kadar, benim gibi dazlak olacaksınız! | Open Subtitles | ستتحدثون مثلي ، تمشون مثلي حتى تفوزوا بهذه اللعبة سوف تكون أصلع مثلي |
| Evet, sanırım bir Bushmaster... senin gibi bir dazlak kızılboyunlunun çok daha fazla silahı olmalıydı. | Open Subtitles | نعم ، دعني أخمن أن البوشماستر ربما كانت أكبر من من شخص أصلع برقبة حمراء مثلك |
| Neden beni şişman kıçlı dazlak bir kızla ilişki kurdurdun? Kim? | Open Subtitles | لماذا عرفتيني على تلك السمينه المخنثه الصلعاء ؟ |
| dazlak kocanızın tekerlekli sandalyede olduğunu gördüğümde çok üzüldüm. | Open Subtitles | انا اسف لرؤية زوجك الأصلع على كرسي مدولب |
| dazlak cani beni bu duruma soktuğu için, uçamam. | Open Subtitles | انه بسبب الرجل الاصلع الشرير الذي جعلني هكذا |
| Irkçılığı ve inşasına destek olduğum beyaz ırkın üstünlüğünü savunan Amerikan dazlak hareketini bırakarak şiddet içeren aşırılıktan uzak yolculuğum başlayalı 22 yıl oldu. | TED | رحلتي في البعد عن التطرف العنيف بدأت قبل 22 عامًا، عندما استنكرت العنصرية وتركت حركة حليقي الرؤوس البيضاء الأمريكية التي قد ساهمت في بنائها. |
| Ayrıca, dazlak olacaksın. | Open Subtitles | أنت سوف تصبح أصلعاً |
| dazlak, zayıf bir serseriyi insanüstü bir Golyat'a dönüştüren nedir? | Open Subtitles | ما كل هذه الحركات من شرير ضعيف و أصلع إلى جالوتي فائق القوى |
| Berbat şakaların ve hayır, dazlak kafayla hiç iyi görünmediğin gerçeği konusunda, sana karşı dürüst olacak tek insan benim. | Open Subtitles | أنا الشخص الوحيد الذي سيكون صادقًا معك بخصوص دعاباتك السيئة وحقيقة أنك لا تبدو أوسم وأنت أصلع |
| dazlak serseri Don E ve göz bantlı dev adam. | Open Subtitles | من أخرق أصلع اسمه دون إي العملاق صاحب رقعة العين، إنه جدبد |
| Ross, Rachel veya dazlak kız arasında seçim yapmalıydı. | Open Subtitles | والآن عليه ان يختار ما بين رايتشل و صديقته الصلعاء |
| Şimdi Rachel' ya da dazlak kızı arasında seçim yapmak zorunda. | Open Subtitles | والآن عليه ان يختار ما بين رايتشل و صديقته الصلعاء |
| Sen hala o depresif şarkıyı söylemeye devam etmiştin. Neydi o dazlak kadının adı? | Open Subtitles | إستمررتَ بغِنَاء تلك الأغنيةِ الكئيبةِ, تلك البنتِ الصلعاء ِ |
| Sadece şu dazlak beni biraz endişelendiriyor. | Open Subtitles | أنا فقط قلق قليلاً من ذلك الأصلع الضخم |
| Şu iri, dazlak ve kürkün içindeki adam mı? | Open Subtitles | الرجل الأصلع الأسمر الكبير بالفراء؟ |
| Babana gel bakalım, namussuz dazlak. | Open Subtitles | تعال إلى أبيك، أيها الوغد الأصلع الجميل |
| Çirkin, dazlak kafanı bunlara yorma sen. | Open Subtitles | لا تقلق أنت ورأسك الاصلع القبيح حول ذلك, اتفقنا؟ |
| Elbette dedin ve bunu yapabildiğin için seviyorum seni aptal, dazlak orospu çocuğu. | Open Subtitles | لقد فعلت حتماً, و أحببتك لذلك أيها الاصلع السخيف ابن الساقطة |
| Yani, gösteri verdi ve dazlak haydut bazı izin gevşek ve komaya kaykaycılar biri yendi. | Open Subtitles | لذا , العرض بدأ و بعضاً من البلطجية حليقي الرؤوس فقدوا اعصابهم و قاموا بضرب احدا المتزلجين حتى دخل بغيبوبة |
| O bir dazlak, degil mi? | Open Subtitles | لقد كان أصلعاً .. صحيح ؟ |
| Biliyor musun, sana birşey söyleyeceğim dazlak olduğun zamanlarda ki görünüşünü seviyordum. | Open Subtitles | اتعرفين سوف اخبرك لقد اعجبنى مظهرك عندما كنتى صلعاء |
| Geri bas dazlak! | Open Subtitles | لمَ لا ترحل بعيداً يا حليق الرأس ؟ |
| 'Bas' dazlak demek daha dogru. | Open Subtitles | كان أكثر من اصلع |
| Sinagogdan çıktın ve bir dazlak çetesi sana saldırdı. | Open Subtitles | تَركتَ كَنَساً و عصابة حليقي رؤوس قَفزَك. |