| Sence bu hard diskte değerli bir şey var mıydı? | Open Subtitles | إعتقد كان هناك شيء شيء ثمين على ذلك القرص الصلب؟ | 
| Şoför de dahil olmak üzere değerli bir şey bulunmamaktadır. | Open Subtitles | انها لا تحمل شيئا ذا قيمة باستثناء قائدها | 
| Ve bu anahtar her neyi açıyorsa, içinde değerli bir şey var. | Open Subtitles | وأياً ما يفتحه هذا المفتاح هناك شيئاً ثميناً داخلة | 
| Eğer bu evde değerli bir şey varsa, adam ölünce onu sahiplenmesi gereken biziz. | Open Subtitles | إذا كان هناك أي شيء ذو قيمة بهذا المنزل نحن من نورثه عندما يموت. | 
| Burada değerli bir şey inşa ettim ama değerli şeyler zamanında yanlış anlaşılırlar. | Open Subtitles | أتعلم , لقد صنعت شيئاً قيّماً هنا لكنّ الأشياء القيّمة يُساء فهمها دائماً في وقتها الخاص | 
| Ecdadımın bana öğrettiği çok değerli bir şey var Lala. | Open Subtitles | هناك شئ مهم جدا علمنى أياه معلمى | 
| Eminim değerli bir şey öğrenmiş olacaktır. | Open Subtitles | آنا متآكد آنه سوف يتعلم درس ثمين | 
| Muhasebecimin ofisi burada ve bir şey almam gerekiyor. değerli bir şey. | Open Subtitles | مُحاسبي لديه مكتب هُنا، ويجب أن آخذ شيئاً، شيء قيّم. | 
| İşlemeli bir tabuttu herhâlde. Çalmak istediklerine göre, değerli bir şey olmalı. | Open Subtitles | ربما كان هذا التابوت مرصعاً شيئاً ذا قيمة قد يسرقه البعض | 
| - Öyleyimdir. Cesetlerde değerli bir şey yoksa, Ruslara haber veririz. | Open Subtitles | إذا لم يَكن هناك شيئاً قيماً على الجثث، سنقوم بإخبار الروس | 
| Bugünlerde elimizde zamandan değerli bir şey yok. | Open Subtitles | ميزة الأيّام الراهنة، هي أنّنا لا نملك شيئًا إلّا الوقت. | 
| değerli bir şey bulmaya çalışın sonra onu kampa götürürüz. | Open Subtitles | فقط جدوا أي شيئ ذا قيمة وخذوه إلى مخيمه | 
| Hatta anlamam uzun sürdü ama hayat oldukça değerli bir şey ve ona belli oranda saygılı davranmalıyız. | Open Subtitles | في الحقيقة لقد كنت مهتما بهذه الفكرة ولكن حسنا، الحياة شيء ثمين ولا بد ان يتم معاملتها بكمية محددة من الاحترام | 
| Ancak elimde TD sistemi olunca bütün gemiyi taradım ve çok daha değerli bir şey buldum. | Open Subtitles | لَكن كَانَ لدي النظام الرّابع لمسح كامل السفينة ولقد وَجدت شيء ثمين بدرجة أكبر | 
| Gezegende değerli bir şey bulmadınız mı? | Open Subtitles | ألم تجد شيئا ذا قيمة على هذا الكوكب التي تحدثت | 
| Uzun lafın kısası, çok güvenli bir yerden çok değerli bir şey almak zorundaydım ön kapıdan da almamız mümkün değildi, bu yüzden de- | Open Subtitles | قصة طويلة قليلا اضطررت الى الحصول على شيئا ذا قيمة عالية للخروج من مكان آمن جدا ، والباب الامامي لم يكن خيارا | 
| Ama bu adam senden çok değerli bir şey aldı zaten. | Open Subtitles | ولكن هذا الرجل قد أخذ منك بالفعل شيئاً ثميناً للغاية. | 
| İkimizden de değerli bir şey aldılar. | Open Subtitles | لقد سلبوا شيئاً ثميناً من كلينا. | 
| Evde bir hırsıza denk gelmiş olması muhtemel ama ailesinin söylediğine göre dairesinden alınan değerli bir şey yok. | Open Subtitles | محتمل أنه تعرض لسارق لكن بحسب ما ترى عائلته لا شيء ذو قيمة مفقود من شقته | 
| Bu sefer değerli bir şey almış olabilirim. | Open Subtitles | أشعر بأنّي قد... آخذ شيئاً قيّماً هذه المرّة | 
| Ecdadımın bana öğrettiği çok değerli bir şey var lala. | Open Subtitles | هناك شئ مهم جدا علمنى أياه معلمى | 
| Evet. değerli bir şey. | Open Subtitles | أجل، هذا شيء ما. | 
| Ama yani, coşkuluydum anlıyor musun? Kişisel hizmetten girdim, değerli bir şey sonuçta. | Open Subtitles | لكني كنت متحمسة جداً، كما تعلم، والخدمة الشخصية لأنه كان شيء مستحق. | 
| Paketin içindeki şey uyuşturucudan çok daha değerli bir şey. | Open Subtitles | ما يُوجد بداخل ذلك الطرد هو أكثر قيمة من المُخدرات |