| Başka bir ülkede yaşamak ailen için hiç de kolay olmayacak. | Open Subtitles | لن يكن من السهل لعائلتك ان تجعلك تعيشين فى بلد اخرى |
| Kahramanını, kenarda otururken izlemek pek de kolay olmasa gerek. | Open Subtitles | ليس من السهل أن يرانى و أنا على مقعد البدلاء |
| Bu şehirde iyi birisi olmak hiç de kolay değildir. | Open Subtitles | ليس من السهل أن تكون رجلاً جيدًا في تلك المدينة |
| Bu düşündüğümden de kolay olacak. | Open Subtitles | هذا سيكون أسهل مما ظننت |
| Onun hakkında şimdi gerçekten hayranlık duyduğum şeylerden biri de kolay bir hayatı olmamasına rağmen her zaman çok neşeli olması. | Open Subtitles | واحدة من الأشياء التي كنت حقا معجب عنه هو كيف انه لم يكن حقا حياة سهلة لكنه هو دائما متفائل بذلك. |
| Tanrım. Ya da değildir. Hayır, hiç de kolay değilmiş. | Open Subtitles | يا إلهي أو لا لا ، ليس سهلاً على الإطلاق |
| Hiç de kolay olmadı çünkü ondan gerçekten de hoşlanıyordum. | Open Subtitles | لم يكن ذلك سهلاً أبداً لأنني أُعجِبتُ بها كثيراً |
| Çocuklarının bunları yaşamasını izlemek de kolay olmayacaktır. | Open Subtitles | ليس أمر ممتع أن ترى طفلكَ يمر بكل هذا كذلك |
| Bu gece buraya çok uzun bir yoldan geldik ve hiç de kolay olmadı. | Open Subtitles | لقد قطعنا مسافة طويلة لكي نكون هنا الليلة لم يكن هذا سهلاً |
| Alışverişe bu şekilde gitmek hiç de ... kolay değil benim için. | Open Subtitles | إنه ليس من السهل على أن أذهب للتسوق في هذه الملابس وحدي |
| Ejder kanı içen birini öldürmek pek de kolay değildir. | Open Subtitles | رجل يشرب من دم التنين ليس من السهل أن يقتل |
| Çünkü beş dolardan vazgeçmek hiç de kolay değildir. | TED | لأنه ليس من السهل أن تتخلص من خمسة دولارات. |
| Hapse girmedim ama yeni bir iş bulmak hiç de kolay olmayacak. | Open Subtitles | حسنا ، أنا لن أذهب الى السجن ، ولكنه لن يكون من السهل الحصول على وظيفة جديدة |
| Bir gün hiç de kolay bir şekilde tuzağa düşürülemeyecek bir jaffa izci grubuyla karşılacaksınız. | Open Subtitles | يوماً ما ستواجهين كشافة جافا مدربه لن يكون من السهل الكمين لهم |
| Sadece, sen de bilirsin, önemsediğin birine, tekrar görememe ihtimali varken hoşçakal demek hiç de kolay değil. | Open Subtitles | إنها فقط كما تعلم , ليس من السهل الوداع لشخص أنت تهتم لأمره عندما تعتقد أن هناك فرصة أنك لن تراه مرة أخرى |
| Umacıdan korktuğunu itiraf etmek hiç de kolay değildir, hatta kendi kız kardeşine bile. | Open Subtitles | ليس من السهل أن تعترفي بخوفك من البعبع حتى ولو لشقيقتك |
| fakat eğer durum buysa, Kira'yı yakalamak hiç de kolay olmayacak. | Open Subtitles | هذه نظرية مثيرة، لكن في تلك الحالة لن يكون من السهل القبض على كيرا |
| Bu düşündüğünden de kolay olabilir. | Open Subtitles | ربما الأمر أسهل مما نظن |
| Birçoğunuz için bunun hassas bir konu olduğunu biliyorum ve bunlara cevap vermek de kolay değil. | TED | اعرف ان هذا امر حساس للكثير منكم، وليس له إجابة سهلة مع ذلك. |
| İkimiz için de kolay olacağını söylemiyorum. | Open Subtitles | إنني لا أقول بأن هذا سيكون سهلاً على كلينا |
| - Şey, bu hiç de kolay olmayacak, tatlım. | Open Subtitles | -لن يكون ذلك سهلاً يا عزيزتي |
| Çocuklarinin bunlari yasamasini izlemek de kolay olmayacaktir. | Open Subtitles | ليس أمر ممتع أن ترى طفلكَ يمر بكل هذا كذلك |
| Bu beklediğimden de kolay oldu. Neredeyse çok kolay... | Open Subtitles | كان هذا سهلاً أكثر مما توقعت سهلاً للغايه |
| Ama. "Seni seviyorum Bay Büyük" demek hiç de kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل علي قول أنا أحبك يا سيد "بيغ" |
| Ah, hayır, sadece biraz tıngırdatıyordum ve... ve ben de kolay göründüğünü söyleme hatasını yaptım. | Open Subtitles | . . كنت أعزف بعض المقطوعات ثم و أنا أخطأت بقول أن الامر سهل |