| Akbaba kanıtıyla ilgili görüşlerimi dedektifle paylaştım. | TED | أدليت برأي حول دليل النسور أمام المحقق. |
| İyi. dedektifle konuştum. Senin aleyhine hiç bir şeyi yok. | Open Subtitles | لقد تكلمت مع المحقق و لا يوجد عنده اي شيء ضدك |
| Medyum olduğumu düşünen bir dedektifle ve sırrımı bilen tek kişi olan adli tabip olan patronumla beraber çalışıyorum. | Open Subtitles | و أعمل مع محقق ، يعتقد أنّي وسيطة روحية و رئيسي ، الطّبيب الفاحص الشخص الوحيد الذي يعلم سرّي |
| Hayır, demek istediğim, özel bir dedektifle konuşman gerekmez mi? | Open Subtitles | لا ، أعني هل تظنين أنكِ بحاجة للتحدث مع محقق خاص؟ |
| Şu aptal şapkası olan dedektifle takılıyorsun. | Open Subtitles | أنت تتسكع مع هذا المحقّق. المحقّق ذو القبعة السخيفة. |
| O vakadan sorumlu dedektifle görüştüm az önce. | Open Subtitles | لقد تحدثت للتو إلى المُحقق المسئول عن القضية |
| Dave sende Reid ve dedektifle birlikte cesedin bırakıldığı bölgeyi inceler misin? Nasıl istersen. | Open Subtitles | دايف هل تمانع في تفقد مكان رمي الجثة مع المحقق و ريد؟ |
| Atlanta'daki dedektifle oradaki tecavüzleri konuş. | Open Subtitles | تحدث مع المحقق الذي اعتقله بتهم الاغتصاب في أتلانتا |
| Sırada uyuşturucu kralını tek başına yakalayan dedektifle özel röportaj. | Open Subtitles | كما وعدنا، مقابلة حصرية مع المحقق الذي قضى بمفرده على تاجر المخدرات |
| Özel dedektifle konuştum, bize söylediklerinin aynısını anlattı. | Open Subtitles | لقد تكلمت مع المحقق الخاص و قد أخبره بالضبط بما أخبرنا به |
| Tıbbi dedektifle görüştüm. | Open Subtitles | ♪ تحدث إلى المحقق الطبي 539 00: 07,148 لم تسير الأمور بشكل جيد |
| Hayır, özel dedektifle yüzleşmesini görebiliyorum. Hiç iyi gitmedi. | Open Subtitles | كـلاّ، أرى أن مواجهة المحقق الخاص لم تفلح |
| Tüm yaptığın bu dedektifle ilgili soru sormak şimdi de hastaneye ziyaretine mi geliyorsun? | Open Subtitles | كل ما تفعله هو الاستفسار عن محقق ما، وأجدك تطمئن عليه أيضاً في المستشفى؟ |
| Bu işi nasıl yapacağımızı bilemiyorum. Önceden bir özel dedektifle karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | لستُ متأكدة كيف سنفعل ذلك، فلم أقابل محقق خاص قبلاً. |
| Mahkemede avukatımla konuşmama izin vermediler derse Jerry, bir dedektifle yüz yüze konuşmak istediği için avukatını aramak istemediğini doğrulayabilir. | Open Subtitles | في المحكمة , يقول اننا لم ندعه يكلم محاميه جيري يمكن ان يشهد انه رفض المكالمة لمقابله وجها لوجه مع محقق |
| ..ve dosyayı inceleyen dedektifle aşk yaşadığıydı | Open Subtitles | ولكن محقق المباحث الذي يستلم القضية وقع في حبها وقد اقاموا علاقة غرامية قبل أن تختفي |
| Rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama dedektifle konuştuktan sonra Bay Blauner'la yaptığımız bazı konuşmaları düşündüm. | Open Subtitles | آسف لإزعاجك، ولكن بعد حديثي مع المحقّق (مارا)، فكّرتُ في السيّد (بلاونر) وبعض المحادثات التي أجريناها |
| - Zaten bir dedektifle konuştum.. - Peki | Open Subtitles | ـ لقد تكلمتُ مع المُحقق بالفعل ـ حسناً |
| Buradan attığım dedektifle ilgili birşey mi var yoksa? | Open Subtitles | أهذا له علاقة بمحقق الشرطة الذي ضربته هنا ؟ |
| dedektifle çalışmayı seviyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تُحب العمل مع المُحققة ، أليس كذلك ؟ |
| Haber alınca yanında bir kaç dedektifle gelecek. | Open Subtitles | و عندما يفعل، سيأتي إلى هنا مع بضعة محققين. |
| Bugün Suç Karşıtı Birim'e yeni katılmış bir dedektifle tanıştım, Billy Malone. | Open Subtitles | قابلت مؤخرًا اليوم محققًا انضم لتوّه لوحدة مكافحة الجريمة |
| Bir şey saklıyorsa, zaten özel dedektifle konuşmaz. | Open Subtitles | لا، إن كان لديها ما تخفيه فلن تتكلم مع محققٌ خاص |
| dedektifle bilmemiz gereken şey, buna hazırlıklı mısın? | Open Subtitles | ما نحتاج أن والمحقق أن نعرفه هو إن كنت متأكداً أنك قادر على فعل ذلك؟ |