| Topları deliklere sokmak. Beyaz top hariç. | Open Subtitles | تدخل الكرات في الثقوب كلها ما عدا الكرة البيضاء |
| Topları deliklere sokmak. Beyaz top hariç. | Open Subtitles | تدخل الكرات في الثقوب كلها ما عدا الكرة البيضاء |
| Şu deliklere baksana, ha? Şu çakıl yığınlarına, kum yığınlarına, hurda yığınlarına. | Open Subtitles | أنظر إلى تلك الثقوب ولديك كومة الحصى وأكوام الرمل وأكوام الخردة |
| Lütfen kullanılan kartlarınızı deliklere atmayı unutmayın. | Open Subtitles | من فضلك تذكر رمي الكروت المستعمله في الفتحات |
| Çıkışlarını çekmek için başka deliklere de gittik ama hep arkamızdan çıkıp durdular. | Open Subtitles | حاولنا تبديل الفتحات لتصوير خروجهم لكنهم دوماً يخرجون من وراءنا |
| - Tabii, vücudunda açılan deliklere de. - Evet! | Open Subtitles | بالطبع أنا أحب أن أراك كحفرة |
| Onları şu küçük deliklere sokabilirim. | Open Subtitles | أناسَأَلتصقُ هم في تلك الفتحاتِ الصَغيرةِ. |
| deliklere ulaşabilmek için, havuç kullanacağım. | Open Subtitles | بمد أصبعك في هذه الثقوب أو باستخدام جزرة |
| IBM'in delikli kart sistemi çeşitli satır ve kolonlarda açılmış deliklere dayanarak bilgiyi kontrol ediyor ve saklıyordu. | Open Subtitles | الذي ينظم ويخزن المعلومات بناء على الثقوب التي قد خرمت في مختلف الصفوف والأعمدة. |
| Ayrıca gaz, duman ve bulut oluşturmakla Kara deliklere benzerler. | Open Subtitles | وكذلك الغازات و الأدخنة والسحب انه نفس الأمر مع الثقوب السوداء |
| Tavandaki deliklere bakılırsa çatıya baksam iyi olacak. | Open Subtitles | إنطلاقا من الثقوب في السقف، ربما سيكون علينا تفقد السطح أيضا. |
| En büyük yıldızlar, oluşumlarından sadece birkaç milyon yıl sonra büyük bir şiddetle kara deliklere çökerek ilk yok olan yıldızlar olacak. | Open Subtitles | ستختفي النجوم الأكبر أولاً وستُسحب بقوة الى داخل الثقوب السوداء فقط بعد ملايين قليلة من السنين بعد تكوّنها |
| Deniz donduğu zaman nefes almak için deliklere ihtiyaçları var. | Open Subtitles | يحتاجون الثقوب للتنفس حينما يكون البحر متجمداً، |
| ve sırt yügeçleri küçük deliklere sığabilmesi için yatabilir. | Open Subtitles | و يمكنهم طي زعنفتهم الظهرية بشكل مسطح لتحشر نفسها خلال الثقوب صغيرة. |
| Bu deliklere bakmak bile kötü bir nişancı olduğunu belli ediyor. | Open Subtitles | وحتى لو كان الموقع من الثقوب يكشف له أن يكون الهدف رهيب. |
| Şu deliklere bak, toprakta, çok etkileyici. | Open Subtitles | تحقق من هذه الثقوب هنا. الأرض ، هو مكثفة جدا. |
| Bizim koca popolarımız o küçük deliklere sığmaz. | Open Subtitles | ومؤخرتانا السمينتان لن تنفذا من إحدى هذه الفتحات الضيقة. |
| Hem aynı eski çivileri aynı eski deliklere çakabilir. | Open Subtitles | ويمكنه دق المسامير القديمة نفسها في نفس الفتحات القديمة |
| Jet iticileri için arkasındaki deliklere bak . | Open Subtitles | شاهد الفتحات في الخلف للدفع النفاث |
| Kullanılmış kartlarınızı deliklere atacaksınız. | Open Subtitles | القي بالكروت المستعمله في الفتحات |
| - Tabii, vücudunda açılan deliklere de. | Open Subtitles | بالطبع أنا أحب أن أراك كحفرة |
| Telaşlanma, daha öncede bundan ufak deliklere soktum. | Open Subtitles | لاتقلق. حَشوتُه في إلى الفتحاتِ الأشدِّ مِنْ هذه! |
| Bakır ve çinko kaplı metal kullanılan binalar sudaki iyon hareketliliğinin yol açacağı deliklere ve paslanmalara karşı hassastır. | Open Subtitles | المباني التي تستخدم مواسير النحاس الممزوجة بالحديد المجلف هي أكثر عرضة للثقوب والتآكل الناجمة عن حركة الأيونات في الماء |