| O yüzden neden ikimizi de dertten kurtarıp o özel kodları girip -ki eninde sonunda gireceksin- bana çok güzel olan iki oda verip gecemi eski haline döndürmüyorsun? | Open Subtitles | لذا لما لا توفر على نفسك العناء وتكتب الكلمات السحرية التي تعرف أنك ستكتبها في جميع الأحوال. وتجد لي غرفتان رائعتان لدرجة أن تعيد لي ليلتي كما كانت عليها |
| Ama bak, eğer sen onu öldürüp beni bu dertten kurtarmak istersen buyur yap. | Open Subtitles | لكن أنصت، إن وددت قتلها وتوفير العناء عليّ، فافعل بكلّ سرور. |
| Şimdi, itiraf ederseniz bizi bir dolu dertten kurtaracaksınız. | Open Subtitles | الان,يمكنك أن توفري علينا الكثير من العناء إن إعترفت فحسب |
| Bir gün, uyanacaksın ve sana dertten başka birşey sağlamadığını göreceksin. | Open Subtitles | و ذات يوم ستستيقظ ستجد أنها لم تسبب لك سوى المتاعب |
| Kendinizi bir sürü dertten kurtarın. İsmi Alice kesinlikle. | Open Subtitles | وفري علي نفسك المتاعب اسمها اليس بالتأكيد |
| Dip su akıntısı onları götürdü, beni de dertten kurtardı. | Open Subtitles | لقد حملهم تيار المد بعيدا و وفر على المتاعب |
| Beni çok fazla dertten kurtardın. | Open Subtitles | و عليّ أنْ أشكركِ لأنّكِ وفّرتِ عليّ العناء الكثير |
| Beni bu dertten kurtarıp ihtiyacın olmadığını söyleyebilirdin. | Open Subtitles | كان بوسعك توفير بعض العناء عليّ وأن تخبرني أنك لا تحتاجها |
| Beni bu dertten kurtarıp ihtiyacın olmadığını söyleyebilirdin. | Open Subtitles | ولكن كان من الممكن أن توفر علي بعض العناء وتخبرني أنك لست في حاجة إليها |
| - Yok. Böylece kendini bir dertten kurtarmış olacaksın. | Open Subtitles | كنت تستطيعين توفير العناء على نفسك. |
| Yapma, Bay Franklin. Niçin ifade verip, her ikizi de bir sürü dertten kurtarmıyorsun? | Open Subtitles | هيا سيد " فرانكلين " لم لا تدلي بأقوالك وتوفر علينا الكثير من العناء ؟ |
| Bizi dertten kurtarırsın! | Open Subtitles | هذا سيوفر علينا الكثير من العناء |
| Uğrayıp sizi bu dertten kurtarmak istedim. | Open Subtitles | فكرت ان اتي اليك واوفر عنك العناء |
| O zaman sizi bu dertten kurtarayım. | Open Subtitles | حسناً في هذه الحالة، سأوفر لك العناء. |
| Dip su akıntısı onları götürdü, beni de dertten kurtardı. | Open Subtitles | لقد حملهم تيار المد بعيدا و وفر على المتاعب |
| İnsanlar, çok güçlü insanlar, bizim için gelecek, ve, aslında, bizi şimdi bırakırsanız kendinizi "pek çok" dertten kurtarırsınız. | Open Subtitles | أشخاص , أشخاص أقوياء بكثير سيأتون من أجلنا حساً , لنقول فقط إنك اذا تركتنا الان ستنقذ نفسك من الكثير من المتاعب |
| Alın sizin olsun. O benim için dertten başka bir şey ifade etmiyor. | Open Subtitles | يمكنك أنا تأخذها، لم تجلب لي سوى المتاعب |
| Birçok insan bu saatte gözlerini açabildikleri için dua ediyor ama siz bu dertten çoktan kurtulmuşsunuz. | Open Subtitles | أما أنت فقد بدأت بإثارة المتاعب مبكرًا اليوم صحيح نهارك سعيد |
| Eğer aracında bunlardan varsa sınırda kendini birçok dertten kurtarabilirsin. | Open Subtitles | ستوفّر لنفسك الكثير من المتاعب عند الحدود إذا ألصقت واحدة من هذه على مركبتك |
| Epey büyük bir dertten kurtulmuş olursun. | Open Subtitles | قد يوفر عليك ذلك قدراً كبيراً من المتاعب |
| Eğer para göndermeyi düşünüyorsan, seni dertten kurtarayım. | Open Subtitles | إن كنت تفكر بإرسال المال دعني أوفر عليك المتاعب |