Son altı yıldır, hiçbir şey seni hayat yolundaki birçok yanlış sapmalardan kurtarmak kadar güzel bir dikkat dağıtıcı olamadı... | Open Subtitles | في الأعوام الستة الماضية لم يوجد إلهاء أفضل من إنقاذك من التوجهات الخاطئة المختلفة على طريق الحياة |
Ölü sezondan önceki son dikkat dağıtıcı olay, ve... hayatım yeniden başlayacak. | Open Subtitles | هذا آخر إلهاء قبيل انتهاء الموسم وستبدأ حياتي مجددًا |
Ulaştım. Bebek yapmaya çalışırken dikkat dağıtıcı şeyler istemeyiz. | Open Subtitles | إنه يتصل بها لا نريد أي تشتيت بينما نحن نحاول الحصول على طفل |
Nehrin diğer sakinleri yiyecek değil sadece dikkat dağıtıcı şeyler. | Open Subtitles | ..سكّان النهر الآخرون ليسوا بطعام إنما الهاء فحسب |
Kaçarken dikkat dağıtıcı bir şeyler olması iyi olur. | Open Subtitles | ربما بعض الإلهاء بعيداً عن مخرجنا سيكون جيداً |
Bu kadar dikkat dağıtıcı şey varken işleri nasıl bir arada tutuyorsun? | Open Subtitles | لا أعلم كيف تتستطيع العمل هنا مع كل حالات صرف الإنتباه هذه. |
Gözünü toptan ayırmaman gerek. Her türlü dikkat dağıtıcı şey olacak. | Open Subtitles | ركز على هدفك ستكون هناك إلهاءات من كل نوع |
Tüm çıkıntılar, dikkat dağıtıcı görseller, meydanı görmesi, patron. | Open Subtitles | كل تلك المنافذ، إلهاءً بصري رؤية واضحة للموقع، أيها القائد |
Biraz dikkat dağıtıcı yani, anlatabildim mi? | Open Subtitles | انه يشتتني قليلا ، تعرفين ؟ |
Şimdi bazı insanlar diyebilir ki email çok dikkat dağıtıcı ve anlık mesaj sistemi de öyle, ve diğer bunun gibi şeylerde, ama sizin seçtiğiniz zaman diliminde ve seçiminde zararlılar. | TED | الآن قد يقول بعض الناس البريد الالكتروني هو تشتيت حقيقي و التراسل الفوري مشتت جدا هذه الأمور هي تشتيت فعلا لكنها تشتيت في وقت من اختيارك واختيارات خاصة بك. |
Komitedeki varlığın bayağı bir dikkat dağıtıcı ve rol çalıcı. | Open Subtitles | وجودك في اللجنة سيكون عالي ... إلهاء ، مشهد جانبي |
dikkat dağıtıcı bir şey gerek, beklemedikleri bir şey. | Open Subtitles | نحن في حاجة إلى إلهاء شيء ما لن يتوقعوه |
dikkat dağıtıcı ya da cezbedici birisi olman haricinde kimsin sen? | Open Subtitles | من تكونين سوى مصدر إلهاء أو إغواء؟ |
- Oldukça dikkat dağıtıcı olabiliyor. | Open Subtitles | إنها تملك القدرة على إلهاء الآخرين |
Hava cebinin oksijen ya da başka bir şeyle oluşup oluşmadığına bağlı. Pasifik ringası avcıları aldatmak amacıyla dikkat dağıtıcı kabarcıklar... - ...yapmak için gaz çıkartır. | Open Subtitles | هذا يعتمد لو أن الهواء مصنوع من الأكسجين أو شيئ آخر أسماك المحيط الهادئ ستنقل الغار لصنع فقعات إلهاء لإرباك المفترسات أتعتقد أن السمك يخرج الهواء من أجل غواصة البحرية |
Bir kadın istihbarat görevlisi için koca, dikkat dağıtıcı olmalı. | Open Subtitles | وجود زوج ، لابد وأنه تشتيت لضابطة إستخبارات أنثى. |
İşte bu yüzden Walter ilişkinizin dikkat dağıtıcı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | وهذا هو بالضبط لماذا يعتقد والتر علاقتك هو الهاء. |
Böylesine muazzam bir dikkat dağıtıcı olguya rağmen insanoğlunun medeniyetler kurması hayret verici. | Open Subtitles | إنها عجب أن الجنس البشري قد إنشاء أي نوع من الحضارة... ... مع هذا الهاء الأثرية في متناول اليد. |
Bütün bu dikkat dağıtıcı şeyler olmadan size Fancie'nin en iyilerini göstermek için sizi ana bölüme alalım. | Open Subtitles | لماذا لا أخذك للغرفة الرئيسية حتى أستطيع التركيز على أن أريك الأجمل في فانسي بدون كل هذا الإلهاء |
Evet, ama hep biraz dikkat dağıtıcı şeyler istemişsindir, değil mi? | Open Subtitles | أجل، لكن بصيص من حالات صرف الإنتباه كان كُل ما أردتيه، صحيح؟ |
, Şu anda, biz 'avlamaktan vardır görmek ve hiçbir lanet dikkat dağıtıcı gerek yok. | Open Subtitles | لكننا الآن نصطاد ولا نحتاج إلى أية إلهاءات |
Daha çok dikkat dağıtıcı biri. | Open Subtitles | إنّها أقرب إلى كونها... إلهاءً |
- Ve bu şey dikkat dağıtıcı. | Open Subtitles | -و هذا الشيء يشتتني |
- Çok dikkat dağıtıcı. Gördün mü, Joe? Cuma bütün gece ayaktalar sonra cumartesi çalışıyorlar. | Open Subtitles | - ذلك مشتت جداً - أنهن مستيقظات طوال ليل الجمعة ومن ثم يذهبن إلى العمل يوم السبت |
Bir zamanlar onları istediğimi hatırlıyorum. Ama onlar sadece dikkat dağıtıcı. | Open Subtitles | أتذكر أنني أردتُ هذه الآمور مرةً لكنهم أداةٌ للإلهاء |
Deden burada olsaydı dikkat dağıtıcı şeylerin olmadığı bir yere gitmen gerektiğini söylerdi ve kütüphane bunun için fena bir yer değil. | Open Subtitles | أظن أن ما يقوله جدك هنا هو أنك يجب أن تذهب لمكان ليس به الكثير من الإلهاءات |