| Hatırlarsınız ki, sadece bir kaç sene önce haberler yalnızca bir kaç yerden tüketiliyordu: gazete veya dergi okurken, radyo dinlerken veya televizyon izlerken. | TED | تذكروا، قبلها بعدة سنين كان يتم إستقاء الأخبار من ثلاث مصادر فقط: قراءة صحيفة أو مجلة اخبارية أو الإستماع الى المذياع أو مشاهدة التلفاز |
| Tüm bunları dinlerken ve düşünürken, Amerikalı kızlar üzerinde bir tür psikolojik klitoridektomi sergilediğimizi fark ettim. | TED | الإستماع إلى كل هذا والتفكير حوله بدأتُ أدركُ أننا نجري نوعًا من استئصال البظر النفسي للفتيات الأمريكيات |
| Aynı şekilde müzik dinlerken de, onun tamamen buradan bize sunulduğunu varsayarız. | TED | بنفس الطريقة التي عندما نستمع الى الموسيقى، نفترض أنها كلها تأتي عبر هنا. |
| Sonar ağlarından geçeceğiz, en büyük şehirlerine gideceğiz rock 'n' roll müziklerini dinlerken füze talimleri yapacağız. | Open Subtitles | و سنعبر شبكات راداراتهم و سوف نقف عند أبواب أكبر مدنهم و نستمع إلى موسيقى الروك بينما نُجري تدريبات إطلاق الصواريخ |
| Tüm bu hikayeleri dinlerken gittiğim tüm kıtalarda her zaman anlayamıyordum çatışmalarının koşulları karmaşıktı. | TED | عندما استمعت لتلك القصص حيثما ذهبت في القارات, استطعت دائما ان افهم الملابسات المعقدة لصراعاتهم, |
| Ev sisteminde stereo bir şey dinlerken, iki kulağınız iki hoparlörü de duyuyor. | TED | عندما تستمع إلى الستريو في نظام منزلك تستمع أذنيك إلى كلتا مكبري الصوت |
| Seni uyaririm, dinlerken birsey icmediginden emin ol. | Open Subtitles | ويجب ان احذرك لا تشربى اى شئ وانت تستمعين اليهم |
| Dürüst olun, burada başkalarının sorunlarını dinlerken güldürebilir ya da uyuklayabilirsiniz ama şu adam haklı. | Open Subtitles | لنكن صريحين , عندما نجلس هنا ونستمع إلى مشاكل الآخرين ربّما تبتسم وتومئ برأسك ولكنّه على حقّ |
| Seni dinlerken kendimi çaresiz hissederdim, artık hissetmiyorum. | Open Subtitles | الإستماع لك أحسسني باليأس .ولكن ليس بعد الآن |
| Ciddiyim. Orada seni dinlerken, onun hayatıyla tamamen ilgiliydin. | Open Subtitles | . أنا جادة . الإستماع إليك فى ذلك الإجتماع |
| Birbirinizi dinlerken durdu. Yaygındır. | Open Subtitles | . لقد توقفتما عن الإستماع لبعضكما ، هذا أمر شائع |
| Orada oturup Noel şarkıcılarını dinlerken, Brian'a her şeyin bittiğini, sorunların düzeleceğini söylemek istedim. | Open Subtitles | وكما جلسنا هناك نستمع للمغنين رغبت بأن اقول لبراين أن الوضع انتهى وكل شيء سيكون على مايرام |
| Bir de beraber müzik dinlerken ki görüntümüz vardı ve sanki birbirimize aşığız ama farkında bile değil gibiydik. | Open Subtitles | وهناك واحدة حيث كنا نستمع إلى الموسيقى وكأنه وكأننا واقعين بالحب |
| Güzel bir yolda radyo dinlerken kuzeye doğru gittiğimizi. | Open Subtitles | نستمع إلى الراديو. ونقود السيارة في طريق جميل. ربما نحو الشمال. |
| Kendisini dinlerken, bu durumun hiçbir liderin karşılaşmaması gereken | TED | و عندما استمعت إلى الرئيس تونغ يصف الوضع، شعرتُ حقًا أن هذه هي المشكلة التي لا يتوجب على أي زعيم مواجهتها. |
| O üzgün, zavallı adamı dinlerken gözlerine bakmayı reddeden insanların günahlarını niçin üzerine aldığını ve benim günahlarımı almaya gelmesinin ne kadar süreceğini merak ettim. | Open Subtitles | مثلما استمعت لذلك الرجل التعس الحزين أستغرب : لماذا يتحمل خطايا الناس الآخرين |
| Gerçekte de bu aslında şu anda benim konuşmamı dinlerken sizlerin beyinlerine olan şey. | TED | وفي الواقع، هذا هو بالضبط ما يحدث الآن في دماغك حينما تستمع إلى صوتي وأنا أتكلم. |
| Sesimi dinlerken saate odaklanmanı istiyorum. | Open Subtitles | بينما تستمعين لصوتي ، أريدك أن تركزي على الساعة |
| Sanırım biz arkadaşlarla oturmuş futbol izleyip bir yandan da Worldspace radyosundan iyi müzikler dinlerken savaş başladı | TED | كنا نجلس مع بعض الاصدقاء ونتابع مباراة كرة القدم , ونستمع لبعض الموسيقى على إذاعة وورلد سبيس , عندما بدأت , على ماأذكر. |
| Teşekkürler ama aslında buraya ailemi duvardan dinlerken yanlış duyduğumu söylemeye gelmiştim. | Open Subtitles | شكراً, لكنني أتيت لهنا لأخبرك أنني أخطئت السمع حينما . كنت أستمع لوالديّ من خلال الحائط |
| Bana işinle ilgili terimlerden biraz bahsetmek ister misin? İnsanları dinlerken ne hakkında konuştuklarını anlayayım. | Open Subtitles | أيمكنك تعريفي ببعض مصطلحات رجال الأعمال بحيث أبدو وكأنني أعرف ما نتحدث عنه |
| Geçen hafta bir sandviç tüttürüp Pink Floyd'un Dark Side of the Moon'unu dinlerken The Wizard of Oz'u izlediğimizi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | وأستمعنا لـ(دارك سايد أوف ذا مون) لـ(بينك فلوي) أثناء مشاهدة (ساحر أوز)؟ |
| dinlerken ağladığını gördüm. | Open Subtitles | حسناً .. لقد رأيتُك تبكين عند الاستماع اليه |
| Biraz önce dinlerken duydum; Kamp ateşi benzetmesine bayıldım, benimki de onun gibi. | TED | كنت استمع لك قبل قليل، أحببت القياس على المعسكرات كتشبيه، أنا استخدم قياسا مشابها. |
| Kapanış ifadesini dinlerken benim bile onu salıveresim geldi bir şey hariç: | Open Subtitles | بالإستماع إلى حجته أنا بنفسي كنت سوف أجعله يمضي بطريقه |
| Peki, Derek'in telefonlarını dinlerken kaç kez yakalandın? | Open Subtitles | كم مرة قبضة عليك "ديريك " وأنت تسترقين السمع الى اتصالاته الخاصة؟ |