| Şimdiye dek hiç kimse beni dinlemedi, hiç. Şimdi ise tabii ki dinliyorlar. | Open Subtitles | لا أحد يستمع لي أبداً ، أبداً والآن ، طبعا ، يستمعون إلي |
| Onun mecazlarını ve benzetimlerini dinliyorlar. Ve eğer yeterince çalışırlarsa o büyüye anahtar olacak bu küçük şeyleri öğrenmeye başlıyorlar. | TED | يستمعون للاستعارات والتشبيهات، ويبدؤون في تعلم هذه الأشياء الصغيرة والتي إن تدربوا عليها بما يكفي تصبح مفتاح السحر. |
| Görüldüğü üzere Los Angeles'ta Hollywood Bowl'dalar, L.A. Philharmonic'in çaldığı bilgisayar oyunu müziklerini dinliyorlar. | TED | اتضح أنهم في هوليود لوس أنجلس يستمعون إلى إل أي فيلهارمونيك يعزف موسيقى الألعاب الإلكترونية |
| Egosu kabarık olsun ya da olmasın, onu dinliyorlar, değil mi? | Open Subtitles | سواء كان مصابًا بغرور الذات أم لا إلا أنهم ينصتون إليه |
| dinliyorlar, ama önceden kaydedilmiş kasetler koyduk. | Open Subtitles | إنهم يتنصتون علينا. لكننا دبرنا أشرطة مسجلة مسبقاً لهم |
| Ama sence beni dinliyorlar mı? | Open Subtitles | استدعوني للحضور لكن هل تعتقديهم يستمعون لي ؟ |
| Bütün bunlar hakkında daha açık konuşabilmeyi isterdim ama biliyorsun insanlar dinliyorlar. | Open Subtitles | أريد أن أكون أكثر وضوحا لكل هذا لكن... أنت تعلم الناس يستمعون |
| Sanırım insanlar sabahın 4'ün de gerçekten radyo dinliyorlar. | Open Subtitles | أظن أن الناس حقاً يستمعون للراديو بالرابعه صباحاً |
| Hendrix'i dinliyorlar. Doğruyu söyleyen adamı. | Open Subtitles | . إنهم يستمعون إلى هندريكس . الشخص الذى يخبرهم بالحقيقة |
| Hendrix'i dinliyorlar. Doğruyu söyleyen adamı. | Open Subtitles | . إنهم يستمعون إلى هندريكس . الشخص الذى يخبرهم بالحقيقة |
| Bu adamlar, bütün gece yüksek sesle Arap müziği dinliyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء القوم يستمعون إلي موسيقى عربية صاخبة كل ليلة |
| Çocuklar, sessiz olun, muhtemelen söylediğimiz her şeyi dinliyorlar. | Open Subtitles | اهدأوا يا شباب محتمل انهم يستمعون لاي شيء نقوله |
| Çocuklar, sessiz olun, muhtemelen söylediğimiz her şeyi dinliyorlar. | Open Subtitles | اهدأوا يا شباب محتمل انهم يستمعون لاي شيء نقوله |
| Seyirciler kulaklıktan bir monolog dinliyorlar ve dinledikleri şey, kızın düşünceleri. | Open Subtitles | لذا فإن المشاهدين يستمعون الى المشهد بسماعات أذن، و ما يسمعونه هو أفكارهم، |
| dinliyorlar mı diye kontrol etmek için fahişelerden ve genelevlerden konuşmaya başladım. | Open Subtitles | ابدأ بالحديث عن الفساد وبيوت الدعارة, فقطلـأرىإذا ماكانو يستمعون. |
| .. çünkü bu adamı dinliyorlar. | Open Subtitles | ينصتون لذلك الرجل الفارغ وهو يخاطبهم من شرفته. |
| Beni dinliyorlar, ben de o hayali olabildiğince uzaklaştırıyorum. | Open Subtitles | و هم ينصتون اليَ لأنني يمكنني ان آخذه بعيداً |
| Onları izlemek için havalandırmaya küçük bir kamera sokmuştum. - Ne dinliyorlar? | Open Subtitles | لقد تسللت إلى إحدى كاميرات الممر لمراقبتهم إلى ماذا ينصتون ؟ |
| - Bana tek kelime etmeden önce hala o odayı dinliyorlar. | Open Subtitles | -نعم -قبل أن تقول لي كلمة, لايزالون يتنصتون على تلك الغرفة |
| Bu insanlar, sana saygı duyuyorlar. Seni dinliyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الناسِ، يَحترمونَك و يستمعونَ إليك |
| Bu bir radyo iletisi. Onlarda aynı müziği dinliyorlar. | Open Subtitles | انه ارسال راديو انهم يسمعون نفس الموسيقى |
| kullanıcıdan kullanıcıya çözüm..." anlıyorsunuz. Sanırım bu beyler Hindistan'da kafalarına kulaklıklarını takmış dinliyorlar. | TED | اعتقد ان اؤلئك الموظفين في الهند يضعون سماعات الراس, تعلمون ما اعني, ويستمعون. |
| İnsanlar ne yapacaklarının söylenmesine, öyle ihtiyaç duyuyorlar ki, herkesi dinliyorlar. | Open Subtitles | الناس يريدون بان يتم إخبارهم بما يفعلونه بشدّة ولدرجة أنهم يصغون لأي احد عندما تقول ناس |