| Hayır, benden korkmaları onların doğalarında var. Bunu değiştiremem. | Open Subtitles | كلا، هذه طبيعتهم أن يكون عندهم رهبة مني، هذا الشيء لا أستطيع تغييره. |
| -Bu o küçük tavşancıkların doğalarında var, | Open Subtitles | إنها في طبيعتهم الأرنبية و لا يمكننا تغيير هذا، صحيح؟ |
| Bu onlara doğalarında olmayan şeyleri yaptırabilir. | Open Subtitles | تجعلهم يفعلون أشياء ليس من طبيعتهم فعلها |
| Ama erkekleri yanlarında olsun olmasın boynuzlamak doğalarında var. | Open Subtitles | يميلن في طبيعتهن إلى خيانة الرجال، سواء كان قريباً أو بعيداً |
| Bu sanki doğalarında var. | Open Subtitles | يبدو أن ذلك من طبيعتهن |
| Tabii ki yarayacak. Bazı insanlar kandırılmak ister, bu doğalarında var. | Open Subtitles | بل سينجح، الناس كهؤلاء يريدون أن يتم خداعهم، هذه طبيعتهم |
| İnanmıyorum, bütün kadınlar çocuk ister, doğalarında var bu. | Open Subtitles | كل النساء تريد أطفالاً فهذا من طبيعتهم |
| Fakat bu kabiliyetlerine rağmen dövüşmek doğalarında yoktur." | Open Subtitles | "على الرغم من قدراتهم الخَلقية، ليس من طبيعتهم القتال." |
| doğalarında var. | Open Subtitles | انها فى طبيعتهم |
| Ve insanları avlıyorlar doğalarında bu var | Open Subtitles | إن صيد البشر هى طبيعتهم. |
| 'Kazanmak doğalarında vardır.. ' | Open Subtitles | .... الفوز طبيعتهم |
| doğalarında var bunlar. | Open Subtitles | هذه طبيعتهم |