| Bu sene içinde dört ayrı hastane. Doğru olmayan bir şeyler var. | Open Subtitles | هذا رابع مستشفى هذه السنة وهناك شيء غير صحيح |
| Burası çok temiz patron Doğru olmayan birşeyler var. | Open Subtitles | هذا المكان نظيف تماماً، أيها الرئيس. ثمة شيء غير صحيح. |
| O şikâyette gerçekte Doğru olmayan hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لإقناعك بأنك ستهربي بالأمر لأنك لن تهربي من هذا لا يوجد شيء في هذه الشكوى ليس صحيحا تماما |
| Bu mahkumun beynini yıkayıp Doğru olmayan bir şeyi, doğru gibi göstermeye çalıştığınız bir halüsinasyon mu? | Open Subtitles | هل هذا نوع من أنواع " سي اوب "ّ حينها تحاولي غسل دماغ السجين وإرغامه على تصديق شيء ليس صحيحاً ؟ |
| Burada Doğru olmayan bir şey var. | Open Subtitles | شيء غير صائب هنا. |
| Beğendim ancak Doğru olmayan bir şey var, ve mükemmel olmak zorunda. | Open Subtitles | أعجبني. إنه فقط, هناك شيء ليس صحيح فيه وعليه أن يكون مثالياً |
| Komik bulmadığım hiçbir şeye gülmedim, Doğru olmayan hiçbir şey söylemedim. | Open Subtitles | لم أضحك أبداً على شيء غير مضحك و لم أقل شيئاً غير صحيح |
| Doğru olmayan bir şey daha, çünkü benim başka bir lakabım, bu değil. | Open Subtitles | هذا غير صحيح لأنه يملك لي لقب آخر و لم يكن ذلك |
| Nadir bir hastalığı var, Doğru olmayan bir şeye inanır da... gerçeği öğrenirse, kafayı yer ve ölür, tamam mı? | Open Subtitles | عندها مرض نادر ... إذا صدقت شيئا غير صحيح ثم سمعت الحقيقة، عقلها يغلي... في رأسها وتموت. |
| Hayır. Doğru olmayan bir şey söylemedim. | Open Subtitles | كلا، أنا لم أقل شيئاً غير صحيح. |
| Hayır, burada Doğru olmayan bir şey var, dostum. | Open Subtitles | كلا ، شيء ما هنا غير صحيح ، يا رجل |
| Leo, Pease olayında Doğru olmayan bir şeyler var. | Open Subtitles | ليو , شيء ما غير صحيح مع هذا الشيء بيز . |
| Bir dakika! Burada Doğru olmayan bir şeyler var. | Open Subtitles | انتظر لحظة هناك شيئا ليس صحيحا هنا |
| Doğru olmayan bir şey var. | Open Subtitles | أنا قلق فقط بشأن هذه شيء ما ليس صحيحا |
| AsıI Doğru olmayan şey Pamela Weilman'ın kocasının cinayetiyle suçlanması. | Open Subtitles | لا، الذي ليس صحيحا هو ان "باميلا ويلمان" قد اتهمت بقتلها لزوجها |
| Ben yetki veriyorum sana. Doğru olmayan bir şey var. | Open Subtitles | أعطيك السلطة لذلك شيئ ما ليس صحيحاً |
| Burada Doğru olmayan bir şeyler var. | Open Subtitles | هناك شئ غير صائب هنا |
| Burada Doğru olmayan bir şey var. Ne zamandır oluyor bu? | Open Subtitles | هنالك شيء ليس صحيح هنا منذ متى وهو يواعدها؟ |
| Ama onunla konuşup konuşup Doğru olmayan şeyleri düşündürttüm. | Open Subtitles | لكنني قمت بمجاراته ومجاراته وجعلته يفكر بأمور غير صحيحة |
| Bazen sevdiklerimizi korumak için, ...Doğru olmayan şeyler söylememiz gerekebilir. | Open Subtitles | أحيانا علينا قول أشياء ليست حقيقية لحماية الأشخاص الذين نحبهم |
| Neden Doğru olmayan bir olay hakkında yalan söylesin? | Open Subtitles | اذا , لماذا كذب بخصوص قصة لم تكن صحيحة ؟ |
| Süre zarfının yarısında zaten bildiğimiz şeyleri söyleyecekler. Diğer yarısında da Doğru olmayan şeyleri söyleyecekler. | Open Subtitles | نصف الوقت ، يقولون لنا أموراً نعرفها بالفعل والنصف الآخر ، يقولون لنا أشياءً ليست صحيحة |
| Bak, Andrea bu davada Doğru olmayan şeyler gördüm. | Open Subtitles | اسمعي، أندريا، لقد رأيتُ أشياءً في هذه القضية، ليست واقعية |
| Bana Trent hakkında Doğru olmayan şeyler söyletmeye... çalıştığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أشعر كما لو كنت تحاول جعلى أن أقول شيئا عن ترينت. لم يكن صحيحا. |
| Doğru olmayan şeyler. | Open Subtitles | الأشياء التي قد لا تكون صحيحة |