| "Doğru" ve "yanlış" sıradan insanlar için icat edilmiş kavramlardır. | Open Subtitles | الخير و الشر، الصواب و الخطأ أُخترعُوا للإنسان المتوسط العاديّ |
| doğru ve yanlışı bilmeyen bir çocuk gibidir... ve maalesef kadınlara karşı zaafı vardır. | Open Subtitles | إنه كالطفل تماماً , لايعرف الفرق بين الصواب و الخطأ , و المُحزن أن نقطة ضعفه هي : النساء |
| Güzel olandan bahsetmiyoruz. doğru ve yanlıştan bahsediyoruz. | Open Subtitles | إننا لا نتحدّث عن الألطف، بل نتحدّث عن الخطأ والصواب. |
| Diyelim ki, son zamanlarda birini sevmenin insana doğru ve yanlış arasındaki farkı unutturduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لنقل فحسب أنني تعلمت مؤخراً .. كيف أحبّ شخص ما الذي يجعلك تنسى الإختلاف بين الخطأ والصواب |
| Doğru. ve bende Dilsiz ve sığ'ım ve ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok | Open Subtitles | . صحيح . و أنا غبية و ليس لدى رأى مطلقاً |
| doğru ve adının tekrar gözükmesini bekliyorlar. | Open Subtitles | انت محق وسينتظرون اسمك ليظهر من جديد |
| İfadenizin doğru ve dürüst olacağına dair tüm tanrılara yemin eder misiniz? | Open Subtitles | هل تقسمين بجميع الآلهة أن شهادتك وسوف تكون صحيحة و صادقة ؟ |
| doğru ve yanlış ama yalnızca tek gerçek Tanrı sayesinde bunlar arasında ayrım yapabiliriz. | Open Subtitles | هناك الخطأ , وهناك الصواب لكن هناك طريق واحد صحيح الله يعلم اننا نعرف الفارق |
| Bize dönecek, gemiye doğru herkese doğru ve haykıracaktı; | Open Subtitles | أن يلتفت ناحيتنا .. ناحية الباخرة وفى اتجاه الجميع .. ويصرخ |
| Ama hislerim doğru ve yanlış kadar önemsiz. | Open Subtitles | لكن المشاعر لم تعد مهمة بعد الآن أكثر من الصواب و الخطأ. |
| Neyin doğru ve yanlış olduğuna dair kendi fikirleri vardı bazen kafası karışıyordu ama sonuç olarak fedakar bir insandı. | Open Subtitles | كان لها أفكارها الخاصة بشأن الخطأ و الصواب و أحياناً كانت مشوشة لكنها في النهاية شخص غيرِّي |
| Hristiyanlar için ahlağın odağı doğru ve yanlış arasındaki seçimdir. | Open Subtitles | بالنسبة للمسيحيين إصلاح نقطة أخلاقية ما الذي يشكل الصواب و الخطأ |
| Aynı zamanda ailelerimizden öğrendiğimiz doğru ve yanlışlara ait kanunlarımız da var. | Open Subtitles | و لكننا نتعامل أيضًا مع الجانب الإنساني و الصواب و الخطأ الذي غرس فينا من قبل والدينا |
| Bence kalp doğru ve yanlışı ayırt edemiyor. | Open Subtitles | اعتقد ان القلب لا يميز بين الخطأ والصواب |
| doğru ve yanlış arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. | Open Subtitles | وأظن أن الفرق بين الخطأ والصواب لم يعد واضحا |
| Doğru. Ve ben seni yendim çünkü yavaş ama emin adımlarla ilerledim. | Open Subtitles | صحيح, و بعد ذلك أنا هزمتك لأني بطيء و ثابت |
| doğru ve adının tekrar gözükmesini bekliyorlar. | Open Subtitles | انت محق وسينتظرون اسمك ليظهر من جديد |
| bir foton dalga olarak da partikül olarak da ortaya çıkabilir, en derin sezgilerimle bunu harmanlayınca insanlar iyi ve kötü olabilir, fikirler de doğru ve yanlış. | TED | يمكنُ أن تبدو وحدة الكم الضوئي كموجة وجزيء تتزامن مع إحساسي العميق بأن البشر خيرون وشريرون، والأفكار صحيحة وخاطئة. |
| doğru ve yanlış var. | Open Subtitles | هناك الخطأ وهناك الصواب |
| Bize dönecek, gemiye doğru herkese doğru ve haykıracaktı; | Open Subtitles | أن يلتفت ناحيتنا.. ناحية الباخرة وفى اتجاه الجميع.. ويصرخ |
| politikacılar, doğru ve yanlışın basit hikayelerine geri döndüler | Open Subtitles | فعاد السياسيون إلى القصص الجوفاء المبسطة للصواب والخطأ |
| Hayır, siyah beyaz değil, Ritter. doğru ve yanlış! - Bak, işte! | Open Subtitles | كلا ، لا أرى ذلك بالأبيض والأسود بل صح أو خطأ |
| Çok doğru ve beni tanıdığına pişman olacaksın. | Open Subtitles | هذا صحيح وانت لا تريد ان تعرفنى حقآ |
| Mesele, doğru ya da yanlış meselesi değil. Daha doğru ve daha yanlış meselesi. | Open Subtitles | ، لا يهم ما هو الخطأ وما هو الصواب" "بل الأكثر صواباً والأكثر خطأً |
| doğru ve yanlıştan bahsediyorum burada. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن الصواب والخطأ |
| doğru ve yanlış arasındaki farkı düşünmeniistiyorum. | Open Subtitles | أنا أسألك ان كنت تعرف الفرق بين الصحيح والخطأ |
| Annem bana doğru ve yanlışı öğretti. | Open Subtitles | فقط لمعرفتك , أمي علمتني الصواب من الخطأ |