| Adamın kim olduğunun bir önemi yok, önemli olan kafamın içinde tekrarlayan o cümle: "Sonuna kadar desteye dokunmayacağım." | TED | لا يهم من كان الرجل كل ما يهم أن الجملة كانت تتكرر في رأسي: "لن ألمس الورق حتى النهاية" |
| - Tüfeğe dokunmayacağım efendim. - Rica etmiyorum asker! | Open Subtitles | ـ لن ألمس البندقية، سيّدي ـ أنا لا أطلب منك، أيها الجندي |
| Rachel. Sana dokunmayacağım. | Open Subtitles | لن ألمسك أيها الفتى المخنث العذراء |
| Karım bana çantamdan anahtarları getir diyebilir. Ben şöyle olurum: o şeye dokunmayacağım. | Open Subtitles | زوجتى تقول لى اعطنى مفاتيح السيارة من شنطتى وانا اقول انا لن المس هذا الشئ |
| Sana dokunmayacağım bile. | Open Subtitles | انني حتى لن المسك |
| Korkma, sana dokunmayacağım. Sadece eve götüreceğim. | Open Subtitles | لا تخافي لن ألمسكِ فقط أريد إيصالكِ الى بيتكِ |
| Ona dokunmayacağım bile, sorun olmayacak. | Open Subtitles | . لن يكون هنالك إجراء تقني لن ألمسه |
| O çanı bir Maxwell'in çalması gerekiyor, ve ben ona dokunmayacağım. | Open Subtitles | تحتاج فردًا من نسل (ماكسويل) لقرع ذلك الجرس، ولن أمسّه. |
| Ona dokunmayacağım. O yöne gitmeyeceğim. | Open Subtitles | لن ألمسها لن أمشي في هذا الطريق |
| Masanın üzerinde bir deste kağıt, yaşlı bir adam ve bir iddia ile başlıyor. "Sonuna kadar desteye dokunmayacağım." | TED | تبدأ بأوراق اللعب على الطاولة ورجل مسن ومقولة: "لن ألمس الورق حتى النهاية" |
| Senin için silahlara dokunmayacağım diye bir satır yazacağım mezar taşına. | Open Subtitles | سأفعل لك عبارة "لن ألمس بندقيات" خطوطاً لك |
| Sadece bakacağım, dokunmayacağım. | Open Subtitles | أريد الرؤية وحسب، لن ألمس شيئاً -أنظر إلى علامات الرباط هذه |
| Çok iyi olacağım. Hiçbir şeye dokunmayacağım, yemeklerini yemeyeceğim. | Open Subtitles | .. لن ألمس شيئاً , أو أتناول طعامهم |
| Ben ilgilenirim. Kıza dokunmayacağım. | Open Subtitles | سأهتم بالأمر , لن ألمس هذه الفتاة |
| Sana dokunmayacağım! | Open Subtitles | أغلقِ عينيكِ لن ألمسك |
| Yatağımda yat. Söz veriyorum sana dokunmayacağım. | Open Subtitles | ،في فراشي أعدك ألا ألمسك |
| Bu andan itibaren kartlara dokunmayacağım. | Open Subtitles | لان من هذة المرحلة انا لن المس الورق |
| Evet, benimde. Hiçbir şeye dokunmayacağım. | Open Subtitles | إنه مستقبلى أيضاً, لن المس شيئاً |
| İyi görünüyorsun bence. Sana dokunmayacağım. | Open Subtitles | حسنا ,تبدو بخير انا لن المسك |
| Yazılı rızanı almadan sana dokunmayacağım. | Open Subtitles | لن ألمسكِ حتى حصل على موافقة مكتوبة من عندكِ. |
| Olmaz hayır. O badirelerden geçtim ve ona dokunmayacağım. | Open Subtitles | لا، لا، كنت هناك وقد فعلت هذا، لن ألمسه |
| O çanı çalması için bir Maxwell gerekiyor, ve ben ona dokunmayacağım. | Open Subtitles | تحتاج إلى فرد من آل (ماكسويل) لقرع هذا الجرس، ولن أمسّه. |
| Tanrı şahidim olsun ki, bir daha.. Ona bir daha dokunmayacağım. | Open Subtitles | أقسم بالله, لن ألمسها مرّة أخرى |
| Bu sefer hiçbir şeye dokunmayacağım. | Open Subtitles | هذه المرة لن أمس شيء |