| Ayrıca bir daha arkadaşlarına meydan okumaya kalkarsan dolabımı bu işten uzak tut. | Open Subtitles | والمرة القادمة التي تريدين تحدي أصدقائك لفعل أشياء غبية أبقي خزانتي خارج الأمر |
| Sanırım gidip dolabımı boşaltabilirim. Tamam. | Open Subtitles | أعتقد أنني يجب أن أذهب و افرغ محتويات خزانتي |
| dolabımı karıştırmışsın! | Open Subtitles | ذهبت إلى خزانتي أعني قصدت النظرالى داخلها عندما |
| Ne zaman evden çıkmak üzere hazırsam, ne zaman banyo dolabımı açarsam, Ban deodorantını göreceksiniz. | TED | أي وقت أنا مستعد للذهاب، في أي وقت أفتح خزانة دوائي سترون مزيل عرق بان |
| "Bakın, bu saçmalık yeter artık. dolabımı açamıyorum." | Open Subtitles | أنظر ، أنا لا أفهم ماذا أنتم تفعلون أنا لا أستطيع الدخول الى خزانتي |
| sana benim yeni dolabımı göstermek için, benim yazı masamı, yeni bilgisayarımı.. | Open Subtitles | خزانتي الجديدة، مكتبي وجهاز الكمبيوتر الجديد |
| Park yerimi ve dolabımı sen alabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تحصل على مكان سيارتي في الجراج و خزانتي |
| Bu sabah dolabımı açtığımda, 11 yıldır her sabah orada olan, yeni yıkanmış, beyaz önlüğün yerinde bu duruyordu. | Open Subtitles | لا أدري عندما فتحت خزانتي هذا الصباح بدلاً من أجد البالطو الأبيض النظيف |
| dolabımı bile kırdık ve geçirdiğimiz zamanının her anından zevk alıyorum. | Open Subtitles | أقصد، كسرنا خزانتي وأنا أستمتع بكل دقيقة منها |
| Her neyse sabah dolabımı temizliyordum, aniden harika bir- | Open Subtitles | لذلك بينما أنا انظف خزانتي هذه الصباح بدر لـ ذهني فكرة رائعة |
| - ...dolabımı arama hakkınız yok. - Öyle mi? | Open Subtitles | و ليس لديكم الحق في تفتيش خزانتي و لم ذلك ؟ |
| Babama söyle, dolabımı ne kadar tasarımcı ceketiyle doldurursa doldursun hiçbirini giymeyeceğim. | Open Subtitles | أخبر أبي أنه لا يهم كم من مصمم للملابس إختاره لأضع ملابسهم في خزانتي لن ألبس أي منهم |
| Kız arkadaşı bundan ayrılmış, ve bu da üzüntüsünü yaşamak için benim içki dolabımı açmış. | Open Subtitles | يبدو إنّ خليلته قد تخلّتْ عنه فإقتحم خزانتي للكحول وأخذ .. يحتسي لينسى همومه |
| Gidip dolabımı toparlamam lazım söyleyen de 33 yaşında. | Open Subtitles | يجب أن أفرغ خزانتي قالت ذلك و هي في الـ 33 |
| Sporu desteklemenin yanı sıra ayrıca dolabımı süsleyecek ve okulda şakalar yapacağım. | Open Subtitles | بالإضافة إلى تشجيع الرياضة سوف أقوم بتزيين خزانتي أيضًا وربما سأشارك في مقلب على المدرسة |
| Belkide korktuğunuzu düşünmüştüm. Arkadaşlarımı sor, dolabımı aradı. | Open Subtitles | لأني أعتقد أنكم ستفزعون وتحققون مع أصدقائي وتفتشون خزانتي |
| Haftalarca dolabımı kullanamadım çünkü kilitteki sürgü köşedeki evsiz adam gözleriyle bana bakıp yalnızca görmeyi hakeden birisi olduğuna dair bir ifade aradığında dudaklarıma koyduğum kilidi hatırlattı. | TED | لم أستطع استعمال خزانتي لأسابيع لأن لسان القفل ذكرني بالقفل الذي وضعته على شفتيّ حين نظر لي المشرد في الشارع بعينين تبحث فقط عن تأكيد أنه يستحق النظر إليه. |
| Dün gece dolabımı... ... karıştırıyordum... | Open Subtitles | لقد كنت أبحث فى خزانة ملابسى الليلة الماضية |
| Dün gece dolabımı... | Open Subtitles | لقد كنت أبحث فى خزانة ملابسى الليلة الماضية |
| Hayatım boyunca kendi erzak dolabımı başkası işletmedi. | Open Subtitles | لم يسبق لي بعدم إدارة خزانة المؤن في حياتي |
| dolabımı boşaltıyorum. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ أَخلي خزانتَي. |
| Darnelle, dolabımı karıştırdığını biliyorum. | Open Subtitles | دعيني وشأني أعلم بأنك تعبثين بخزانتي لن أذهب إلى أي مكان |
| dolabımı temizlemem ve yeni aldığım dondurma makinesini denemem lazım. | Open Subtitles | يجب ان انظف خزانتى -نعم -لدى ماكينة الأيس الكريم، سأجربها |