| Amacım ona zarar vermek değildi, ama beni dinlemedi, bir türlü durmadı. | Open Subtitles | أنا لم أريد أن أسبب لة أية أذى لكنه لم يستمع لي , وهو لم يتوقف |
| ...bana bağırıyordu ve bana saldırmaya başladı hiç durmadı sonra gözüme çarpan ilk şey olan golf sopasını aldım ve bunu yapmak istememiştim. | Open Subtitles | كان يصرخ وكان وبدء بمهاجمتي ولم يتوقف لقد امسكت بمضرب الجوولف |
| Dönüş yolunda bir barın önünden geçti fakat durmadı. | Open Subtitles | وفي طريق عودتهِ للمنزل كانت هنالك حانة ولكنه لم يتوقف بها |
| Kheer için bile durmadı. | Open Subtitles | إنه لم يتوقّف حتّى من أجل احتساء الحليب المحلّى |
| Bu şekilde çekiştirirse bebeği mahvedeceğini söyleyerek onu uyardım, fakat durmadı! | Open Subtitles | حذرّتها من أنها سوف تُدمره إذا واصلت جذبه، ولكنها لم تتوقف |
| Bütün bıçakları saklamaya çalışsam da bir türlü durmadı. | Open Subtitles | ولا يهم كم مرة حاولت ان أخبئ السكاكين لم يتوقف أبدا |
| Alnındaki kanama bir türlü durmadı ama doktora gitmeyi reddetti çünkü Kahire'de haber yapmaya çalışan başka bir adamım dayak yedi. | Open Subtitles | جبينه لم يتوقف عن النزيف, ولكنه لم يذهب لزيارة الطبيب لأنه لدي رجلٌ آخر تعرض لضربٍ مبرح في القاهرة. |
| Bize doğru yürürken birkaç kare yakaladım ama durmadı ve yaklaştıkça yaklaştı. | Open Subtitles | التقطت صورًا له و هو يسير نحونا لكنه لم يتوقف و ظلّ يقترب منّا |
| Dünya sen terk ettin diye durmadı. Annem başka birini buldu. | Open Subtitles | العالم لم يتوقف بمجرد أنك تركت أمي،لقد وجدت شخص آخر |
| Hiç durmadı, ...gözlerinde sorun çıkana dek. | Open Subtitles | لم يتوقف أبداً على الرغم من معاناتاه من عينيه اشتكى منهما كثيراً كلي قبل أن يبرد |
| Burada uyumaya çalışyorum ama oğlunun çenesi durmadı! | Open Subtitles | أنني أحاول النوم وهذا الطفل لا يتوقف عن الحديث. |
| Ve dünya 1990'larda da durmadı. | TED | ولم يتوقف العالم في التسعينات. |
| Ama Frank Nelson Cole orada durmadı. | TED | فرانك نيلسون كول لم يتوقف هناك. |
| Ona yapmamasını söyledim. durmadı. | Open Subtitles | أخبرته بأن يتوقف ولكنه لم يتوقف |
| - durmadı efendim. - Ne demek durmadı? - İlerlemeye devam ediyor. | Open Subtitles | سيدى لم يتوقف لا أعتقد أنه يوجد فرامل |
| - Belki de yanlış trendeyiz. - durmadı bile. | Open Subtitles | ربما نحن على قطار خاطىء إنه لم يتوقف |
| Hayatımın kontrolünü ele alana kadar durmadı. | Open Subtitles | هو لم يتوقّف حتى ترأّست حياتي الخاصة. |
| Frenlere basıp "Dur!" diyene kadar durmadı. | Open Subtitles | هو لم يتوقّف حتى ضع عليه الكابحات وأنا قلت، "ووا! " |
| İşin gerçeği, siyasi reformlar asla durmadı. | TED | الحقيقة هي، الإصلاحات السياسية لم تتوقف أبداً. |
| Hayallerimi düşünmek için bir an için bile durmadı. | Open Subtitles | لم تتوقف حتى لمدة أصغر جزء ذرّي من الثانية لتفكر بآمالي و أحلامي الضعيفة |
| Biz durmuştuk ama arkamızdaki karavan durmadı. | Open Subtitles | لذا توقّفنا، لكنّ العربة النقّالة خلفنا لم تتوقّف |