|                kabullenme. Aslında, bu durumlarda gözlemlediğim 3 farklı model var.                 | TED |                 في الواقع هناك ثلاث انماط لاحظتها في كل هذة الحالات                 | 
|                Çünkü böyle yaparak onun gücünü alıyorum ve kırılganlığımın teşhiri de bazı durumlarda diğer erkeklere aynısını yapma yolunu açabilir.                 | TED |                 لأن القيام بذلك أسلبُ بعيدا قوتها، ويظهرُ ضعفي ويمكن في بعض الحالات أن يعطي الرجال الآخرين الإذن بالقيام بنفس الشيء.                 | 
|                Bu gibi durumlarda hep bunun ailelerin hatası olduğunu söylerim.                | Open Subtitles |                 كنت دائماً أقول إنه خطأ الآباء في مثل هذه الحالات.                | 
|                Daha az bariz durumlarda, çoğunlukla devam eden bir uzlaşma şekli vardır.                 | TED |                 وفي حالات اقل وقاحة، هناك نوع من الأخذ والعطاء مازال ساري المفعول.                 | 
|                Genellikle böyle durumlarda polisi çağırırız ama patronumuz biraz daha sağduyulu davrandı.                | Open Subtitles |                 عادة,في مواقف مثل هذه, سنتصل ببساطة بالشرطة. ولكن الزبون الآخر كان معتاد                | 
|                Bu tür durumlarda, insanın kendisini ele vermemesi çok zor.                | Open Subtitles |                 من الصعب أن تشجب هذا الأمر في مثل هذة الظروف                | 
|                Benim çok acil durumlarda o kelimeyi söyleme yetkim var.                | Open Subtitles |                 أنا م سموح لي أن أقولها في ظروف طارئة خاصة                | 
|                Ama hayati tehlikenin olduğu bu tür durumlarda insanlar yalan söyler.                | Open Subtitles |                 لكنها حقيقة في هذه الحالات التي تهدد الحياة البشر يصبحون كاذبين                | 
|                Kız kardeşimin numarası. Acil durumlarda araması için ona veririm.                | Open Subtitles |                 انه رقم أختي ولا اتكلم معها الا في الحالات الطـارئـة                | 
|                İyi de insanlar genelde bu gibi durumlarda 911'i ararlar.                | Open Subtitles |                 حسنا، والناس عادة استدعاء 911 في هذه النوع من الحالات.                | 
|                İnsanlar kimi zaman tehlikeli durumlarda gerilimi azaltmak için espri yapar.                | Open Subtitles |                 وأحيانا في الحالات الخطرة الناس تستخدم الفكاهة للتخفيف من حدة التوتر                | 
|                Ortaklara, sadece acil durumlarda yardımcı kullanılması gerektiği talimatı verildi.                | Open Subtitles |                 الشركاء تم إعطائهم التعليمات لإستخدام الشراكة فقط في الحالات الطارئة.                | 
|                En uç durumlarda vücudun bilinçaltından, organik seviyede tepki verecektir.                | Open Subtitles |                 في الحالات القُصوى، سيتفاعل جسدُكَ دون وعي على المستوى العضويّ.                | 
|                Mahkeme ile yüzleştikleri nadir durumlarda da tamamen beyaz yargıçlar tarafından serbest bırakılmaktalar.                | Open Subtitles |                 وفي الحالات النادرة التي يواجهون فيها محاكمة، يُخلى سبيلهم بواسطة هيئة المحلفين البيضاء.                | 
|                İster inan ister inanma ama FBI acil durumlarda bunu kullanmamı öğütledi.                | Open Subtitles |                 اخبروني ان استعمله في حالات الطوارئ فقط والوقت الحالي بدو وقتاً مناسباً                | 
|                Nadir görülen bazı durumlarda, düzen değişimi bu sorunu çözebiliyor.                | Open Subtitles |                 في حالات نادرة ، تغيير الأسلوب الرياضي قد يحل المشكلة                | 
|                Aldığım emirlere göre; bunu sadece çok acil durumlarda yapabilirim.                | Open Subtitles |                 تعليمات هي ان اقوم بذلك فقط في اقصي حالات الطوارئ                | 
|                Mantıksız durumlarda işin içinden çıkabiliyorlar ve doğru sonucu almak için gece geç saatlere kadar çalışıyorlar.                 | TED |                 فهم يستطيعون التعامل مع مواقف غير منطقية، ويسهرون إلى آخر الليل من أجل الوصول إلى نتائجٍ مرضية.                 | 
|                Bu tür durumlarda, insanın kendisini ele vermemesi çok zor.                | Open Subtitles |                 من الصعب أن تشجب هذا الأمر في مثل هذة الظروف                | 
|                - Bu tarz durumlarda sadece ama sadece bu numarayı aramamı söylemiştin.                | Open Subtitles |                 لطالما أخبرني أن أتصل بهذا الرقم وهذا الرقم فقط في ظروف كهذه                | 
|                Ancak nadir durumlarda, psikoz azalmaz, bunun yerine kalıcı bir psikotik bozukluğun maskesini kaldırır.                 | TED |                 ولكن في حالاتٍ نادرة، فإنّ الذهان لا يختفي، بل يكشف عن اضطرابٍ ذهانيٍّ دائمٍ.                 | 
|                Tamam. Şimdi, bu tarafta acil durumlarda çıkışa daha yakınım.                | Open Subtitles |                 حسنًا، بهذه الناحية، أنا أقرب للمخرج بحالة وجود أي طوارئ                | 
|                Aslında, böyle durumlarda arkadaşlarımız istemese de kapıyı kırar gireriz.                | Open Subtitles |                 فى الواقع نقتحم خلوتهم ونقدم لهم التهانى فى هذه المناسبات                | 
|                Böyle durumlarda evlilikten bahsetmeyi unuturuz.                | Open Subtitles |                 في أوضاع كهذه ، إننا دائماً ننسى أن نذكر شيئاً عن الزواج                | 
|                Ama hayat devam ediyor Size boyle durumlarda hayatta kalmayi anlaticam.                | Open Subtitles |                 لكن فى كل الأحوال سأخبركم بجميع القواعد لتنجو من هذه المواقف                | 
|                Bazı durumlarda, çeşitli zamanlar, bu şekilde hissettim.                 | TED |                 لقد وقعت في هذا الوضع في مناسبات محددة، في أوقات مختلفة.                 | 
|                Tek kişilik hücreler geçici olarak genel topluluk içinde yapılan aşırı durumlarda kullanılır.                | Open Subtitles |                 حجرات الحبس الأنفرادى هى ببساطة آداة ذات طبيعة مؤقتة بالنسبة للحالات الميئوس منها فى الأجمال الكلى للسكان                | 
|                Psikolojik profiline bakilacak olursa olagandisi durumlarda baska birinin kimligini çalma olasiligi %43.2                | Open Subtitles |                 كما أنّ تحليل شخصيّته، يُظهر استعداداً بنسبة 43.2 في ظروفٍ استثنائيّةٍ لسرقة هويّة أحدهم                |