| Çok hızlı bir geri bildirim alıyorlar, yani negatif duygulara daha fazla yanıt veriyorlar, çünkü hızlı yükselenler onlar, değil mi? | TED | لذا يحصلون على التقييم الفوري، الذي يعني أنهم يستجيبون أكثر للمشاعر السلبية، لأنها المشاعر التي تطغى على المرء، أو ليس صحيحاً؟ |
| Diğer yandan duygularımızı bir kenara koyup sadece makul olduğunu düşündüğümüz duygulara izin veririz. | TED | ومن ناحية أخرى، ربما نقمع مشاعرنا، وندفعها إلى الداخل، ولا نُبيح سوى المشاعر التي تعتبر مشروعة. |
| Zor duygulara açık olduğumuz zaman, değerlerle bütünleşmiş tepkiler ortaya çıkarabiliyoruz. | TED | عندما ننفتح على المشاعر الصعبة، نتمكن من إصدار استجابات متوائمة مع قيمنا. |
| Tum duygulara ve acılara karsın, biz birbirimize destek olmak için varız. | Open Subtitles | بالرغم من كل العواطف و الإيذاء كل منا اتكئ على الأخر ليدعمه |
| Ve evet, işte bu noktada şarkıya geliyoruz -- boşluğu duygulara köprülemek gibi. | TED | ومن ثم-- حسنا, هكذا نحصل على الاغنية-- بناء جسور لتخطي الفجوة باتجاه العاطفة. |
| Burada belirli duygulara uygun belirli kimyasallar üretilir. | Open Subtitles | و هي المكان الذي يركب تفاعلات كيميائية محددة تتوافق مع عواطف محددة نختبرها |
| Para hırsı ve nefret gibi kötü duygulara yer açıp, onların gelişmesine izin verirsek, aynı şeyler bize de olabilir. | Open Subtitles | والسماح للمشاعر السيئه كالطمع والكراهيه ان تنمو بداخلنا لا تولد الا نفس تلك المشاعر |
| Herşeyi tahrip ediyor, insanlara zarar veriyor duygulara, herşeye. | Open Subtitles | إنه يدمر كل شيء يدمر الناس و المشاعر ، وكل شيء.. |
| Diğer ateş bükme tekniklerinde olduğu gibi içinde hiddet ya da diğer duygulara yer yoktur. | Open Subtitles | فلا يدعمها الغضب أو المشاعر كإخضاع النار العادي |
| Orijinallerinizle aynı akla, aynı fikirlere, aynı duygulara sahipsiniz. | Open Subtitles | لديكم نفس العقول كأجسامكم الأصلية , نفس الأفكار, نفس المشاعر. |
| Böyle duygulara ulaşmak senin için zor olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّه شكّل تحدياً إليكَ للوصول إلى تلك المشاعر |
| Bizleri insan yapan duygulara, hissiyatlara. | Open Subtitles | .. المشاعر ذاتها، العواطف التي تجعلنا جميعاً بشر |
| Ve bu duygulara gösterdikleri fiziksel tepkiyi inceledik. | TED | ونظرنا في ردة فعلهم الجسدية تجاه هذه العواطف. |
| Av olarak gördüğün kopyanla aynı insanı duygulara kapılıyorsun ve bu da seni aynı zafiyete düşürüyor. | Open Subtitles | تسقط فريسة لنفس العواطف الإنسانية كنظيرك تفتح نفسك لنفس نقط الضعف |
| Siz psikiyatristler her şeyi duygulara dayandırmak mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | أنتم أيها الأطباء تريدون إرجاع كل سبب للمشاعر, أليس كذلك؟ |
| Irkımızın bireyleri insani duygulara yenik düşüyor. | Open Subtitles | أفراد نوعنا يسقطون فريسة للمشاعر الإنسانية |
| duygulara göre verilen karara, karar denmez. | Open Subtitles | القرارات التي تستند على العاطفة ليست قرارات على الإطلاق |
| Adamın duygulara yakın bir şeyi var, hep vardı. | Open Subtitles | الرجل لديه شيء قريب من العاطفة لطالما كان لديه هذا الأحساس |
| Üstün duygulara sahip gibi görünüyor. | Open Subtitles | حسناً, إنه يتصرف كما لو عنده عواطف. |