| Barnett'in duruşmasındaki ifadesini duymalıydın. | Open Subtitles | " كان يجب أن تسمعى شهادته فى محاكمة " بارنيت |
| Yağmurun sesini duymalıydın yelkeni bir davul gibi çalıyordu. | Open Subtitles | أوه، أنت يجب ان تسمع صوت المطر درمينج على الجنفاص. |
| Telefonu duymalıydın. | Open Subtitles | كان يجب أن تستمع لتلك المكالمة التليفونية |
| O gün verdiği konuşmayı duymalıydın. | Open Subtitles | كان يجب أن تسمعي الخطبة التي ألقتها يومها |
| Bugün benimle nasıl konuştuğunu duymalıydın. | Open Subtitles | كان يجب أن تسمع الطريقه التي تحدث بها اليوم |
| Telefonda ona yolda olduğumuzu söylediğimde sesini duymalıydın. | Open Subtitles | حسناً ، كان عليك سماعها على الهاتف عندما أخبرتها أننا سنقلّك لهنا |
| Hiç sanmıyorum. Telefondaki sesini bir duymalıydın. | Open Subtitles | لا أتفق معكِ كان ينبغي عليكِ سماعه على الهاتف |
| Barnett'in duruşmasındaki ifadesini duymalıydın. | Open Subtitles | " كان يجب أن تسمعى شهادته فى محاكمة " بارنيت |
| Sesini duymalıydın. Kendisiyle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كان يجب ان تسمع صوته الصغير لقد كان فخور جداً |
| Telefonu duymalıydın. | Open Subtitles | كان يجب أن تستمع لتلك المكالمة التليفونية |
| Uykunda söylediğin şeyleri duymalıydın. | Open Subtitles | يجب أن تستمع إلى ما قلته في أحلامك |
| Evet, o küstah şerefsizin... duruşma sırasında bana dediklerini duymalıydın. | Open Subtitles | أجل، كان يجب أن تسمعي طريقة كلام ذلك المتعجرف إليّ في جلسة الإستماع. |
| Gwen'e söylediklerini duymalıydın. | Open Subtitles | كان يجب أن تسمع (ما قالته الى، (جوين |
| Beni aradığında sesini duymalıydın. | Open Subtitles | لا أعلم كان عليك سماعها على الهاتف عندما اتصلت بي |
| Adamı duymalıydın. | Open Subtitles | كان عليكِ سماعه. |