| Kendi laboratuvarımdan örneklendireyim, koku duyusu üzerine çalıştığımız için, benim kendi kokuşkan sorum. | TED | سأقدم لكم مثالا من مختبري، سؤالي ذو الرائحة، منذ أن بدأنا في العمل على حاسة الشم. | 
| Zihinsel özürlü kızın koku duyusu bir köpeğinki kadar keskin olabilir. | Open Subtitles | حاسة الشمّ لدى الفتاة المعاقة قد تكون كالتي عند الكلب | 
| Duyu organlarını ters sırayla kullanıyor: En gelişmiş olanı koku duyusu. Sonra tat alma, görme ve dokunma duyuları geliyor. | Open Subtitles | حاسة اللشم تبدو هي الأكثر تطورا، ثم الذوق، والرؤية واللمس | 
| Annelerinin keskin koku duyusu onları sulak bir bölgeye getiriyor hem de, 1 saatten kısa sürede. | Open Subtitles | أمهم لديها حاسة شم حاده تجلبهم الى وجهتهم المائية بأقل من ساعة | 
| Kör oluşunun ona hiçbir leoparda olmayan bir koklama duyusu verebileceği akıllarından bile geçmedi. | Open Subtitles | القليل عرفوا بأنّه ... ذلك العمى الذي كان به ... سوف يُعطيهِ حاسّة الشّم ليس مثل أيّ نمر آخر ... قبله | 
| Hm, sadece iyi bir koku duyusu! | Open Subtitles | ! لديّ فقط حاسّة شمّ قويّة | 
| Köpeklerin koku alma duyusu insanlarınkinden 40 kat fazladır. | Open Subtitles | حاسة الشم لدى الكلاب اقوى بأربعين مرة منها لدى الانسان | 
| Bazılarının kemikleri erir, böbrekleri etkilenir, bazılarının testisleri küçülür bazılarınınsa koku duyusu kaybolur. | Open Subtitles | بعض الناس يصابون بفقدان العظام، فشل كلوي تتقلص خصيتا بعض الناس و بعض الناس يفقدون حاسة الشم | 
| O yüzden; doğru düzgün, uslu çocukları olan ve koku alma duyusu olmayan bir adam bulduğunda ara beni. | Open Subtitles | فإذا وجدتم شخصا يحب الأطفال وليس لديه حاسة شم , أبلغينى | 
| Bence bu, anlarsınız işte parti ilginçtir, çünkü dışarıdaki şey bir hayvan ve muhtemelen çok güçlü bir koku alma duyusu var. | Open Subtitles | أعتقد أن الحفلة مهمة لأن هذا الشيء هو حيوان و لديه حاسة شم قوية لماذا يحدق بي الجميع؟ | 
| Köpeklerin koku alma duyusu bu laboratuardaki aletlerin hepsinden daha kuvvetlidir. | Open Subtitles | حاسة الشم لدى الكلاب أكثر حساسية بكثير من أيّ شيء نملكه بالمختبر لدينا حان وقت إخراج الكلاب | 
| Skylar o şeyi açmadan önce tat duyusu dışında her şeyi engelledim. | Open Subtitles | نعم، حسنا لقد اغلقت كل شيء الا حاسة التذوق بلحظة ما وضعت سكايلر ذلك الشيء | 
| Biliyoruz, çünkü renkleri gören memelilerin, fareler ve görmeyen başkalarına nazaran çok daha kötü bir koku alma duyusu var. | Open Subtitles | نعرف ذلك لأن الثدييات التي ترى الألوان لديها حاسة شم أسوأ بكثير من الفئران و الثدييات الأخرى التي لا ترى الألوان | 
| Gördüğünüz gibi nehir oldukça bulanık fakat tat alma duyusu nehirde olup biteni algılama işlevi görüyor. | Open Subtitles | كما ترون، هذا النهر موحل للغاية، ولكن حاسة الذوق هذه هي التي تنفذ المهمة بناء صورة عن العالم، | 
| Tanıdık sesler, görsel işaretler koklama duyusu bile uzun süre önce gittiğini düşündüğümüz anı ve duyguları tetikleyebilir. | Open Subtitles | حتى حاسة الشم لديكِ تستطيع أسترجاع الذكريات والعواطف نعتقد بأننآ نسيناها مع الزمن | 
| Evet efendim. - Yılanların koku duyusu çok gelişmiştir. | Open Subtitles | أجل يا سيدتي، الثعابين لديها حاسة شم ممتازة | 
| Tasarım alanı olarak koku alma duyusu ile takıntılıyım ve bu proje "Koku selfisini, smelfie çekebilseydik" fikriyle başladı. | TED | أشعر بالهوس تجاه إدراج حاسة الشم في مجال التصميم، وبدأ هذا المشروع بهذه الفكرة عن ماذا لو التقطت صورة سيلفي تعبر عن رائحة، سميلفي؟ | 
| Onun koku duyusu kurtlar kadar keskinmiş. | Open Subtitles | حاسة شمها كانت بقوة حاسة الذئب | 
| Koklama duyusu. | Open Subtitles | حاسّة الشم |