| Bir Müslüman'ın radikal olduğunu duyuyorlar birdenbire, tüm Müslümanlar radikalci oluyor. | Open Subtitles | يسمعون بأمر متطرّف إسلاميّ ما فيغدو كافة المسلمين إرهابيّين فجأةً |
| İnsanlar sana bakınca, ne giydiğini görmüyorlar ateşi ölçülen bir kedi görüyorlar ve sonra da çığlıklarını duyuyorlar. | Open Subtitles | عندما ينظر الناس إليك لا يرون ما تلبسين يرون قطة مثارٌ غضبها ومن ثم يسمعون صراخها |
| Kiliselerinin çan sesini 284 yıldır ilk kez duyuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسمعون قرع أجراس كنيستهم لأول مرة منذ 284 عام. |
| Bir gazetede veya dergide görebileceğiniz bir şey değil bu ama şu insanın hissettiği bir şey bu ve insanlar bu yüzden heyecan duyuyorlar. | TED | وهي ليس بالخبر الذي ستراه في جريدة أو مجلة ولكنها شيء شعر به والده، والناس مهتمون به. |
| Divan sana zarar teşkil etmiyor. Sana yüksek saygı duyuyorlar. | Open Subtitles | المحكمة لا تنوي لك الأذى، إنهم يكنون لك إحترام بالغ |
| Bürodaki herkesin sana saygi duymasıyla ilgili telaş yapmayı bırakabilirsin, çünkü duyuyorlar | Open Subtitles | لاداعي للقلق بشأن احترام الموظفين لك لأنّهم يحترمونك فعلاً |
| Bana ya saygı duymuyorlar ya da fazla saygı duyuyorlar. | Open Subtitles | إما أنهم لا يحترمونني أو يحترمونني زيادة عن اللزوم |
| Bana saygı duyuyorlar ve benden korkuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحترموني و يخافون مني |
| Anlamadım, eğer cehennemdelerse nasıl bizi duyuyorlar? | Open Subtitles | لا أفهم، إن كانوا بالجحيم فكيف يسمعون تراتيلنا؟ |
| Şimdi altının onlardan kolayca gizlenecek bir şeyle takas edildiğini duyuyorlar. | Open Subtitles | يسمعون الآن أنه تم تحويل الذهب إلى مادة يمكن إخفاؤها بشكل أسهل |
| Elinizi göremiyorsunuz, teknedeki Bonnnie ve ekibim sadece kulaçlarımın sesini duyuyorlar ve orada olduğumu anlıyorlar, çünkü hiçbir şey gözükmüyor. | TED | إذ يمكنكم رؤية أيديكم، والناس على القارب، بوني وفريقي على القارب، هم يسمعون فقط صوت صفع يدي، ويستنتجون أين هو مكاني، إذ لا توجد رؤية مطلقا. |
| Esasen öğrendikleri şey şuydu; bu ailelerdeki çocuklar her gün o kadar az kelime duyuyorlar ki, üç yaşına geldiklerinde, öğrendikleri dilde muazzam bir fark oluyor. | TED | فما استخلصوه أساسًا أن الأطفال في هذه الأسر يسمعون كلمات أقل كثيرًا كل يوم حيث بحلول الوقت الذي يبلغون فيه ثلاث سنوات، هناك هذا التباين الهائل في لغتهم المُكتسبة. |
| Haber tellalının onlara okuduğu, sevkiyatı bilerek yapmadığı haberlerini duyuyorlar, ama... | Open Subtitles | إنهم يسمعون قارئى الأخبار يقولون ... بأنهيمنعالشحناتوكلهذا,لكن |
| Sanrı görüyorlar. Sesler duyuyorlar. | Open Subtitles | ..إنهم يهلوسون ..و يسمعون أصواتاً |
| Adamının asansöre geldiğini duyuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يسمعون الرجل يتحرك فوق السطح |
| "Mikrofonunuz açık. L'ler her şeyi duyuyorlar." | Open Subtitles | ميكروفونك يعمل" "السحاقيات يسمعون كل شىء |
| Ne geldiğini bilmiyorlar ama doğaçlama biçimde duyuyorlar. Devam edelim, sağdaki ses ikonuna tıklayalım. | TED | وهم لا يعرفون ما هي .. سوف يسمعون الكلمة .. ومن ثم سوف يسردون " الراب الحر " إعتماداً عليها شغل من فضلك الاغنية .. اضغط على الايقونة .. |
| İnsanlar COVID virüsü hakkında endişe duyuyorlar bu nedenle semptomlar için gerginler ve ön hatlardaki aile için endişeliler. | TED | يشعر الأشخاص بالقلق إزاء كوفيد، ومضطربون جداً من الأعراض وهم مهتمون بالعائلة في الأساس. |
| "Belli ki sürece saygı duyuyorlar ve haftalarca dolambaçlı ilerlemek yerine hızlıca iyileşmek için kendilerini adamışlar." | Open Subtitles | من الواضح أنهم يحترمون العملية، وأنهم مهتمون بأن يتحسنوا بسرعة وليس إضاعة الوقت |
| Divan sana zarar teşkil etmiyor. Sana yüksek saygı duyuyorlar. | Open Subtitles | المحكمة لا تنوي لك الأذى، إنهم يكنون لك إحترام بالغ |
| Bu adam için kalpten gelen büyük bir nefret duyuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يكنون الضغينة في قلوبهم على هذا الرجل |
| İnsanlar ona korkudan selam veriyor. - Bana saygı duyuyorlar... ama sen bunu bile beğenmiyorsun. | Open Subtitles | الناس يحييونه بدافع الخوف ...إنهم يحترمونني |
| Bana ihtiyaçları var. Bana saygı duyuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحتاجوني, إنهم يحترموني |