| Öyle ama başka insanlar ebeveynlerine gitmekte tereddüt etmezler. | Open Subtitles | هذا صحيح، ولكن أناس آخرون ليس لديهم مشكلة للذهاب لوالديهم |
| Çocuklar her zaman faturayı ebeveynlerine keserler. | Open Subtitles | ودائما يعزون مشاكلهم لوالديهم |
| Fakat beslenme ve korunma için hâlâ ebeveynlerine bağımlılar. | Open Subtitles | لكنهم ما يزالون يعتمدون على ذويهم فيما يخص الطعام والحماية |
| Yumurtadan yeni çıkan yavruların altı hafta sonra güneye geri dönüş yolunda ebeveynlerine eşlik etmeleri için hızlı büyümeleri lazım. | Open Subtitles | سينبغي بفراخهم التي فقست حديثاً النمو بسرعة إذا ما أرادوا اللحاق بركب ذويهم حينما يقصدون الجنوب مجدداً في ظرف ستة أسابيع فحسب |
| Sorular sormamız gerekiyor, düşük gelir grubu ebeveynlerine çocuklarıyla ve partnerleriyle nasıl daha iyi iletişim kurabilir? | TED | نحتاجُ لطرح أسئلة حول كيف لنا أن نعلم آباء الدخل المنخفض كيفية التعامل مع أطفالهم بطريقة أفضل، وبآبائهم. |
| Bu harikaydı. Domuzlarım o gıda çöplüğünü lezzetli domuz etlerine dönüştürdü. O eti okul arkadaşlarımın ebeveynlerine sattım, ve genç yaşımda iyi bir cep harçlığım daha oldu. | TED | كان ذلك رائعاً. خنازيري حوّلت فضلات الطعام تلك إلى لحم خنزير لذيذ. بعت لحم الخنزير ذلك إلى آباء أصدقائي في المدرسة، و قد كوّنت مصروف جيب جيد بالإضافة إلى مصروفي أيام المراهقة. |