| elektrikten anladığını söyleyenlere inanmayın, anlamıyorlar. | TED | لا تدعوا أحداً يخبركم أنه يفهم الكهرباء, لأنه لا يفهمها. |
| Aman hanımım, sakın bunu istemeyin benden! Geçemem! Ben elektrikten korkarım! | Open Subtitles | لاتطلبي ذلك مني سيدتي انا أخاف كثيرا من الكهرباء |
| elektrikten anlar mısın? | Open Subtitles | ـ لا معلومات لديك عن الكهرباء , صحيح؟ ـ لا |
| Bilirsiniz, elektrikten ve manyetik çekimden falan sorumlu olan kuvvetten bahsediyoruz. | TED | تعلمون، أن هذه القوة هي المسؤولة عن التجاذب الكهربائي و المغناطيسي و إلى ما هنالك. |
| Burada fazla ışık yoktu. elektrikten tasarruf etmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | لم يكن هناك ضوء كثير هنا يحاولون التوفير في كهرباء |
| Benim tek istediğim, elektrikten hakkım olan payı alayım da arka tarafımı doğru dürüst silmiş miyim emin olayım. | Open Subtitles | كل ما أريده هو حصة عادلة من الطاقة الكهربائية لكي أتمكن من تشغيل الإنارة و أحرص بأنّي مسحت مؤخرتي بشكل صحيح. |
| Sonra da bir adam ortaya çıkıyor sanki elektrikten yapılmış gibi. | Open Subtitles | ومنثم هنالكرجل على حد علمي مصنوع من الكهرباء |
| Bu kasabanın yemek ve elektrikten daha çok bilgiye ihtiyacı var | Open Subtitles | أكثر اهمية مِنْ الكهرباء أَو الغذاء نحتاج الي معلومات |
| Sudan ve elektrikten o kadar tasarruf yapacağıma Kevin'dan bir gülümsemeye görmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | و أفضل أن أرى ابتسامة من كيفن على أن أحافظ على الكهرباء هنا |
| Umarim artik elektrikten korkmadigimi fark etmissindir. | Open Subtitles | أتمنى بأن تكون قد لاحظت بأني لم أعد أخاف من الكهرباء بعد الآن |
| İnsanların elektrikten önce ne yaptıklarını sanıyordun? | Open Subtitles | ماذا تعتقدين أن الناس كانوا يفعلون قبل الكهرباء ؟ يموتون، في الحرائق |
| elektrikten hakkımız olan payı almak istiyoruz. | Open Subtitles | لذا، أننا نريد حصتنا العادلة من الكهرباء. |
| Artık ıslak, elektrikten kaçamaz. | Open Subtitles | لا يُمكنه إستباق الكهرباء بما أنّه تبلّل الآن. |
| Şebeke denkliği, yenilenebilir elektriğin fosil yakıtlar yakılarak elde edilen elektrikten daha ucuz olduğu eşik çizgi anlamına geliyor. | TED | نقطة التكافؤ مفهومة، كما أن ذلك الخط، تلك الحد، أدنى أي أن الطاقة الكهربائية المتجددة أرخص من طاقة شبكة الكهرباء نتيجة حرق الوقود الأحفوري. |
| elektrikten korkmayan bir adamla evli ki bu iyi bir şey. | Open Subtitles | إنها متزوجة من رجل... لا يخاف من الكهرباء, و الذي هو لطيف. |
| Baba, elektrikten korktuğumu biliyorsun. | Open Subtitles | أبي، أنت تعلم أنني أخاف من الكهرباء |
| Ne yani, elektrikten konuşmak için mi buradayız? | Open Subtitles | إذاً نحن أتينا للتحدث عن الكهرباء... . ؟ |
| Sakarlığın beni elektrikten kurtardı, en azından şimdilik. | Open Subtitles | تدعي أنّك بوسعك إنقاذي من الكرسي الكهربائي |
| Kimyadan, elektrikten, ne demek istersen... | Open Subtitles | تتحدث عن الأنجذاب الكيميائي أم الكهربائي |
| Sevgili dostlarım, icatların %93'ü terden %6'sı elektrikten %4'ü buharlaşmadan ve %2'si de butterscotch dalgacığından oluşur. | Open Subtitles | ..الإختراع، صديقي العزيز ..ثلاثة وتسعون بالمئة عرق ..وستة بالمئة كهرباء.. ..وأربعة بالمئة تبخير.. |
| Sebebi gaz olamaz, tüm boruları kapattılar. elektrikten kaynaklanıyor olmalı. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون ذلك بسبب الغاز، لقد أغلقوا المربع بأكلمه، يجب أن يكون هناك كهرباء |