| 2004 ile 2008 yılları arasında, Kenya müzik endüstrisine girmeyi başaramadım. | TED | بين عامي 2004 و2008، حاولت دون جدوى دخول صناعة الموسيقى الكينية. |
| Uzun vadede salt finansal riskler tütün endüstrisine yatırımla ilişkili ve finans patronlarından bunları göz önünde bulundurmalarını istiyorum. | TED | المخاطر المالية المرتبطة باستثمارها في صناعة التبغ على المدى البعيد، وأطلب من القادة الماليين النظر فيها. |
| Sigarasız yaşam kampanyaları başladığından beri, 8 milyardan fazla para tütün endüstrisine yatırımdan uzaklaştırıldı. | TED | منذ أن بدأت الأعمال الخالية من التبغ، أكثر من ست مليارات دولار تمت إعادة توجيههم بعيدًا عن الاستثمار في صناعة التبغ. |
| Sonra ben biyoteknoloji endüstrisine geçtim. | TED | ثم انتقلت إلى صناعة التكنولوجيا الحيوية |
| ve daha kariyerimin başındayken bilgisayar endüstrisine girmemeye karar vermiştim. | TED | ومبكرا جدا في حياتي قررت أنني لن أكون في مجال الكمبيوتر. |
| Ve dünyadaki tüm ürünler üzerindeki pestisit endüstrisine bakın. | TED | وإلقاء نظرة على صناعة المبيدات الشاملة للمحاصيل في جميع أنحاء العالم. |
| John Banzhaf, yemek endüstrisine karşı açılan savaşa liderlik ediyor. | Open Subtitles | جون بانزاف يقود حالياً هجوماً على صناعة الوجبات السريعة |
| Tüm sağlık sistemimizi sigorta endüstrisine teslim ettik. | Open Subtitles | تم إعطاؤنا نظام الرعاية الصحية كاملاً إلى صناعة التأمين |
| Elbette bu aslında 800 milyar dolarlık vergi parasını ilaç ve sağlık sigortası endüstrisine teslim etme yasasıydı. | Open Subtitles | بالطبع كانت حقاً فاتورة لتسليم أكثر من 800 مليون من دولارات ضريبتنا إلى صناعة الأدوية والتأمين |
| Porno endüstrisine girmek gibi bir niyetim yok. | Open Subtitles | لايوجد لدي اي اهتمام بالتورط في صناعة الفاحشه اتعلم ما اقول؟ |
| O adamı sevdiğimden değil ama gemi inşası endüstrisine girebilmek için ona ihtiyacımız var. | Open Subtitles | ليس هذا لأنني أحب ذلك الرجل لكننا بحاجه إليه لنتمكن من صناعة وبناء السفن |
| Modern film endüstrisine yeni bir soluk getiren bir film. | Open Subtitles | بصوت خافت يمر عبر ضجيج صناعة الأفلام الحديثة |
| Senaryo sağlamlaştıktan sonra meclis tarafından hedef alınan yemek endüstrisine ilgi büyüdü. | Open Subtitles | السيناريو معتمد عليه جدا وضغط المال السياسي التي تهدف إلى المشرعين من صناعة الأغذية هائلة |
| Elektronik arabaların petrol endüstrisine ve baskınlığa karşı yeni ulaşım alternatifleri için verdiği savaş dünyanın 70'lerden beri görmediği bir çatışma ile sonuçlanabilir. | Open Subtitles | كما تتحدى السيارات الإلكترونية صناعة النفط وبدائل النقل للقتال من أجل هيمنة، والتي لا يمكن تجنبها قد يكون صراع |
| Amerika'nın en büyük endüstrilerinden biri olan inşaat endüstrisine baktığınızda değişimin çok zor olduğunu görürsünüz. | Open Subtitles | عند إلقاء نظرة على صناعة البناء، أكبر صناعة في الولايات المتحدة، انه شيء صعب جدا للتغيير. |
| Gizlice film endüstrisine girmiş stüdyolardan avantaj sağlamak için mafyayı kullanmıştı. | Open Subtitles | ولقد تسلل الى صناعة السينما باستخدام الاتحادات وادارة العصابات لها والنفوذ مع الاستوديوهات |
| Sorulan üç soru çerçevesinden baktığımızda güçlü bir taraf seçmenin ve tütün endüstrisine yatırımı önlemenin mantıklı ve savunulabilir olduğunu göreceğiz. | TED | عندما ننظر لذلك الإطار، ثلاث أسئلة بسيطة، يمكننا رؤية أن هذا منطقي ويمكن الدفاع عنه لاتخاذ موقف قوي واستبعاد الاستثمار في صناعة التبغ. |
| Köpekbalığı avcılığı endüstrisine de odaklanmak istedim çünkü, şu anda Dünya gezegeninde, her yıl, 100 milyonun üzerinde köpekbalığını öldürüyoruz. | TED | وأردت أيضا أن تركز على صناعة الصيد أسماك القرش لأنه ، في الوقت الراهن على كوكب الأرض ، نحن مقتل أكثر من 100 مليونا من أسماك القرش كل سنة واحدة. |
| Ve bilgisayar endüstrisine geri dönüp, bir süre burada çalışıp, bir şeyler yapmam lazım, dedim. | TED | لذلك ما فعلته هو أنني عدت إلى مجال الكمبيوتر و قلت: حسناً, أنا مجبر على العمل هنا لفترة, إعمل شيئاً. |
| İşi bırakıp yatak endüstrisine geçemez misin? | Open Subtitles | ألا يمكنك فقط تقديم إستقالتك وبدء العمل في مجال سلخ اللحوم ؟ |
| Tüm mankenlik konsepti moda endüstrisine zarar veriyor. | Open Subtitles | أولاً... مفهوم الإستعراض يأتي بنتيجة عكسية... على مجال الأزياء... |