| Aynı kek hamurunda erimeyen çikolata kırıntısı gibi. | Open Subtitles | مثل رقاقة الشوكولاته التي لا تذوب عند مزجها بالكعكة | 
| Bundan böyle, ağzımda erimeyen bir pamuk şekerden daha yumuşak olacağım. | Open Subtitles | من الآن وسأكون لطيفة جدا لدرجة أن الحلوى القطنية لن تذوب في فمي | 
| Daha da güneyde, buz parçalarının yerini yazın ortasında bile erimeyen kalıcı buz örtüsü alıyor. | Open Subtitles | ،بالتعمق أكثر جنوباً يحلّ مكان الجليد الهشّ صفيحة دائمة لا تذوب حتى في أوج فصل الصيف | 
| Bu erimeyen kar projesi dev bir talih kuşu olabilir. | Open Subtitles | الآن، وهذا غير ذوبان الثلوج المشروع يمكن أن يكون المفاجئة واسعة النطاق. | 
| Yedi, sekiz yılda bir her kayak tesisinin dağlarını erimeyen karla kapladığını düşün. | Open Subtitles | تخيل كل منتجع للتزلج استخدام غير ذوبان الثلوج لتغطية الجبال بهم كل سبع أو ثماني سنوات. | 
| Daha da güneyde, buz parçalarının yerini yazın ortasında bile erimeyen kalıcı buz örtüsü alıyor. | Open Subtitles | ،بالتعمق أكثر جنوباً يحلّ مكان الجليد الهشّ صفيحة دائمة لا تذوب حتى في أوج فصل الصيف | 
| Bu gördüğüm erimeyen en büyük kar kütlesi. | Open Subtitles | يا ربي، هذه أكثر كومة ثلج لا تذوب رأيتها في حياتي | 
| Botoks iğneleri ya da kolay erimeyen haplar gibi. | Open Subtitles | مثل البوتوكس الإبر. حبوب منع الحمل التي لا تذوب من السهل جدا. | 
| Hi erimeyen bir çikolata bulunmuŞTu. | Open Subtitles | (فيكيل جروبل) بدأ بصنع مثلجات لا تذوب ابداً | 
| Burada erimeyen binalar var. | Open Subtitles | لديهم هنا مباني لا تذوب | 
| erimeyen kar için aldığımız amonyum nitrat. | Open Subtitles | ونترات الامونيوم ل الثلج غير ذوبان. |