| Böyle erken saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm Bay Newland ama sizi görmem gerekiyordu. | Open Subtitles | اسفة على ازعاجك مبكرا هكذا يا سيد نيولاند ولكن, كان يجب ان اراك. | 
| Ve Cuma sabahı, erken saatte, onun ofisinden çalınmış. | Open Subtitles | والتى سرقت من مكتبه مبكرا فى صباح الجمعة | 
| Ama burada bu kadar erken saatte içmeyiz. | Open Subtitles | لكننا لا نشرب الخمر ف هذا الوقت المبكر من اليوم | 
| Pekala, kızımız alışveriş yapıyor, eve erken saatte geliyor. | Open Subtitles | حسناً، إذاً فقد عادت فتاتنا إلى المنزل باكراً مع البقالة | 
| Hayır. Her zamankinden daha erken saatte günlük felaket dozunu getiriyor. | Open Subtitles | كلا، إنها تسلّم جرعة الجحيم اليومية في وقت مبكر عن المعتاد | 
| Ceset bu sabah erken saatte bulunmuş. Kafkasyalı erkek, 20'li yaşların başında. | Open Subtitles | ، عُثر على الجثة في الصباح الباكر ذكر قوقازي في بداية العشرينات | 
| erken saatte yatmaya başlasan iyi olacak. | Open Subtitles | عليكم أن تعتادوا على النوم في ساعة مبكرة | 
| Sabah programı çok erken saatte yayınlanıyor biz de o saatlerde barda oluyoruz. | Open Subtitles | برنامجها الصباحي يأتي بوقت مبكر جداً ونكون وقتها مازلنا بداخل الحانة | 
| Sabah erken saatte çıktığınızı gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتكم ياشباب تخرجون باكرا هذا الصباح | 
| Annem bugünlerde çok daha erken saatte endişelenmeye başIıyor. | Open Subtitles | نعم ، حسنا ، أمى بدأت تقلق على مبكرا هذه الأيام | 
| Siz Amerikalı pilotlar genelde erken saatte saldırırsınız. | Open Subtitles | انتم ايها الطيارون الامريكيون عادة تهاجموننا مبكرا فى هذا اليوم. | 
| Siz Amerikalı pilotlar genelde erken saatte saldırırsınız. Otur. | Open Subtitles | أنتم الطيارون الأمريكيون تهاجموننا عادة مبكرا صباحا، اجلس | 
| Sabahları bu kadar erken saatte asla içki içmemiştim. | Open Subtitles | لم أتناول الشـراب من قبل في هذا الوقت المبكر من الصباح. | 
| Bu kadar erken saatte sadece çatlaklar ve fahişeler kalkar. | Open Subtitles | الأشخاص الوحيدين المستيقظين في هذا الوقت المبكر هم المجانين و العاهرات | 
| Böyle erken saatte kim olabilir? | Open Subtitles | من الذي يطرق الباب في هذا الوقت المبكر ؟ | 
| Geceleyin işim var. Ama daha erken saatte uğrayabilirim. İstersen. | Open Subtitles | لديّ عمل متأخّر لليل للقيام به ولكن يمكنني التعريج عليك باكراً إن أردتِ | 
| Ama sonra kocam onu, hakimin öldüğü gün bayağı erken saatte kampüsten çıkarken görmüş. | Open Subtitles | ولكن زوجي رآه وهو يغادر مخبر الكيمياء في الجامعة، باكراً جداً في الصباح الذي سُمم فيه القاضي | 
| Onu erken saatte kulüpte gördüm. | Open Subtitles | رأيته في البلدة ، في الملهى ، باكراً | 
| Bu sabah erken saatte meydana gelmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنّ الجريمة قد وقعت في وقت مبكر هذا الصباح. | 
| Çünkü Gammy bir önceki gece eve geç geliyor sen de çok erken saatte arıyorsun. | Open Subtitles | لأنك أحياناً تتصل في الصباح الباكر وقد عادت جدتك متأخرة بالليلة السابقة. | 
| Yarın mesaim erken saatte. Sorun değil. | Open Subtitles | لدي مناوبة مبكرة غداً | 
| Programı çok erken saatte olup kimse tarafından izlenmese de Robin Teyzeniz tam bir profesyonel gibi davranıyordu. | Open Subtitles | الآن ، بينما نعلم أن برنامجها يذاع بوقت مبكر جداً ولا أحد يشاهده | 
| Yemeği o kadar erken saatte yemekten hoşlanmam,ve... | Open Subtitles | لم يرق لي تناول العشاء باكرا جدا ,وبالتالي,.ْ | 
| - Üzgünüm, erken saatte geldim. | Open Subtitles | -أنا آسف لحضوري مبكراً هكذا. | 
| Neden bu kadar erken saatte insanları rahatsız ediyorlar? | Open Subtitles | لماذا يقومون بإزعاج النّاس في مثل هذا الوقت الباكر ؟ |