| Ancak senin esin kaynağı oluşun fazlaca ortaya yayılmıştı. | Open Subtitles | لكن على الدعاية الكبيرة أنتِ كنتِ الإلهام. |
| Zenginken esin kaynağı bulmak daha kolaydı. | Open Subtitles | لقد كان إيجاد الإلهام أسهل بكثير فحسب عندما كان لدي مال |
| Gerçek esin kaynağı Pecos'un bu tarafının en lezzetli atıştırmalıklarını yaptığı gibi inkar edilemeyecek kadar hoş ezgileri çalma yeteneği de vardı. | Open Subtitles | الإلهام الحقيقي كان يقوم بإعداد أشهى الوجبات الخفيفة وكان لديه موهبة في الصفير وكان نغماته جذابة بشكل لا يمكن إنكاره |
| Ona esin kaynağı olmayı çok severdim. | Open Subtitles | حقا كنت أستمتع به تمنحك الإلهام |
| Katil kendine esin kaynağı arıyor ve bulamıyor. Yani doğru yapana kadar yapmaya devam edecek. | Open Subtitles | إنّه يبحث عن نوع من الإلهام ولا يجده - لذا يستمر في عمله حتى يتقنه - |
| O zamanlar grubun arkasındaki gerçek esin kaynağı Melinda Lane değildi. | Open Subtitles | (ملينـدا ليـن) لم تكنْ مصدر الإلهام الحقيقـي للفرقـة في ذلك الوقـت |
| Papaz, sözleriniz esin kaynağı oldu. | Open Subtitles | إيها القس، كلمتاك هي الإلهام بحد ذاته |
| Ona esin kaynağı olmayı çok severdim. | Open Subtitles | حقا كنت أستمتع به... . تمنحك الإلهام |
| Kendime yeni esin kaynağı buldum. | Open Subtitles | جاءني بعض الإلهام |
| Melinda bütün grubun hit parçalarının esin kaynağı olarak basında kendine pay çıkarııp duruyordu. | Open Subtitles | استمرت (مليندا) في سرقة الأضواء أمام الصحافة كونها مصدر الإلهام وراء نجاح كل أغاني الفرقة المشهورة |