| Büyücü onu dağın eteğindeki yeraltı şatosunda tutuyor. | Open Subtitles | انها سجينه لدى الساحر فى قلعته تحت الأرض فى أسفل سفح الجبل |
| Dağın eteğindeki ufak gölette yaşarmış ve daireler çizerek yüzermiş ve kurbağalar ile oynarmış. | Open Subtitles | لقد كان يعيش في بركة صغيرة عند سفح الجبل كان يسبح في دوائر ويلعب مع الضفادع |
| Dağın eteğindeki üssümüze varacağız. Daz da kurtulacak. | Open Subtitles | سيتسنّى لي الوصول للقاعدة عند سفح الجبل مع (داز). |
| Baba kızın eteğindeki kanı görünce ona tecavüz edildiğini düşündü. | Open Subtitles | يرى الأب الدم على تنورتها و يعتقد أنها تعرضت للاغتصاب. |
| eteğindeki şey ne dostum? | Open Subtitles | ما هذا الذى على تنورتك بحق الجحيم |
| Ambrosia Salonu Poulis Dağı'nın eteğindeki bir büyük mağaranın içine inşa edilmiş. | Open Subtitles | فى كهف على سفح جبل (بوليس) |
| Tanrım! eteğindeki şey ne böyle? | Open Subtitles | يالهى ما الذى يوجد على تنورتك |