| Korkarım birileri Dengeyi yok etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أخشى من أن أحدا ما يحاول أن يدمر التوازن |
| Seni mutlu etmeye çalışıyor tıpkı bir aşkın ilk evresinde olduğu gibi. | Open Subtitles | يحاول أن يرضيك كما لو كان في أول مراحل الوقوع بالحب |
| Hastaneye kapatılmanız için beni ikna etmeye çalışıyor. Bugün yatış belgelerini hazırladı. | Open Subtitles | أنها تحاول أن تقنعنى بإيداعك هنا لقد وقعت اليوم على أوراق الإيداع |
| Yani, bakın. Bu hayvan, savaşçıdan gelen mızrakla mücadele etmeye çalışıyor. | TED | انظر الى الحيوان الذي يحاول ان يتفادى الرمح من هذا الفارس. |
| Temiz bir ofis idare etmeye çalışıyor, Horton. | Open Subtitles | يُحاول أن يدير مكتباًً محترماًً يا (هورتن) |
| Şu an bu dosyaları elde etmeye çalışıyor, efendim. | Open Subtitles | وهو يحاول الحصول على هذه الملفات الان يا سيدي |
| Ama hala dünyayı alt etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لكن يحاول أن يَجْعلُ العالم يَقِعُ على قدميه |
| Bütün düşmanlarını, aynı binada tek vuruşta yok etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول أن يتخلص من كل أعداءه بضربة واحدة، هنا في هذا المبنى |
| - Bazılarımız sohbet etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لبعض هنا يحاول أن يتحدث البعض منا هنا يحاول |
| Düşmanımızı alt etmeye yardım etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | إنها شخص يحاول أن يساعدنا في إسقاط العدو |
| Telafi etmeye çalışıyor. Senden daha fazla beyinleri oldukları için arkadaşlarına minnettar olmalısın. | Open Subtitles | انه يحاول أن يفعل الشيء الصحيح. يجب عليك ان تكون ممتنا ان لديك أصدقاء أكثر من ما بين اذنيك. |
| Kardeşiniz hayatta ve sanırım tüm bu olanları telafi etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أخوكَ على قيد الحياة واظن انهُ يحاول أن يعوضَ عن كل شئٍ حدثَ |
| Şarkıdaki kadın yaşlanmakla baş etmeye çalışıyor ve hiçbir şey yapamayacağını bildiği için kendini kapana kısılmış gibi hissediyor. | Open Subtitles | تحاول أن تكافح مع تقدم السن وهي تشعر محاصرة لأنها تعرف بأنه لايمكنها أن تفعل أي شيء حول ذلك |
| Senin gibi biriyle çıkarak beni deli etmeye çalışıyor sadece. | Open Subtitles | إنها تحاول أن تجن جنوني عن طريق مواعدتها لشخص مثلك |
| Ama şuraya çıktılar ve Hindistan onları takip etmeye çalışıyor. | TED | لكنهم تقدموا إلى هنا ، و الهند كانت تحاول أن تتعقبهم. |
| Belli ettiğinden çok daha fazla şey biliyor ve bize yardım etmeye çalışıyor olabilir. | Open Subtitles | إنها تعرف أكثر مما تُظهر لنا ومن الممكن أنها تحاول مساعدتنا |
| Sanırım babam işi hapisten idare etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | اعتقد ان ابى يحاول ان يدير العمل من السجن |
| Beni yok etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | إنه يُحاول أن يُدمّرني |
| Kaçtı ve kendisini teröristlere teslim etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لقد هرب، وهو يحاول تسليم نفسه للإرهابيين |
| Sanırım olayı idrak etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يحاول عدم التفكير في هذا الامر |
| Farklı zaman dilimlerinden üçümüz bir arada olunca bunu telafi etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | ثلاثة منّا من أوقات مختلفة، إنّها تحاول التوفيق |
| -Asıl gündemi ört bas etmeye çalışıyor. -Sanırım asıl gündemi bu. | Open Subtitles | -أعتقد انه يحاول تغطية جدول أعماله الحقيقية اعتقد أنهم هم جدول أعماله الحقيقية |
| Kaptan, bence sizi manipüle etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | سيدي، لا أنصحك بالإستماع لأي محاولة أخرى منه لإستفزازك |
| Sadece o kadına yardım etmeye çalışıyor, hepsi bu. - Onu beceriyor mu? | Open Subtitles | إنه فقط يحاول مساعدة المرأة هل نام معها؟ |
| Aldığım derin nefesin gerçekliğinin karşısında bakışlarım, varlığım, onunla baş etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | نفسٌ عميق، وضع حقيقة الوجود .أمامَ العيونِ الجريئةِ للتحدّي الجديد |
| Aldığım derin nefesin gerçekliğinin karşısında bakışlarım, varlığım, onunla baş etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | نفسٌ عميق، وضع حقيقة الوجود أمام العيون الجريئة للتحدي الجديد |