| Genç Eunice ile ilgileniyor gibi. | Open Subtitles | على ما يبدو، أشد إنتباهه على الشابة.. يونيس |
| Bölge savcısı yardımcısı Eunice Carter yeni bir suçla mücadele teknolojisi sundu. | Open Subtitles | مساعدة المدعي العام في المقاطعة يونيس كارتر قد أدخلت تكنولوجيا جديدة لمكافحة الجريمة |
| - Eunice, Martha geldi mi? - Şimdi geldi. | Open Subtitles | - مرحباَ " يونيس " هل عادت " مارثا " من الغداء ؟ |
| Eunice, cumartesi akşamı evde oturup tıp kanalı izleyen bir inek olmasaydın, bu hastalığı asla yakalayamazdın. | Open Subtitles | "يونس" ما كنت تستطيع صيد ذلك لو لم تكن معقداً فعلاً، جالساً وحيداً بالمنزل ليلة السبت، |
| Eunice ve ben kıdemli üyelerle birlikte gitmiştik. | Open Subtitles | أنا و "يونس" ذهبنا برفقة مجموعة المسنين الخاصة بها |
| Rahibe Mary Eunice bir şeyi yapacağını söylüyorsa inanın o şey çoktan yapılmıştır. | Open Subtitles | إن قالت الأخت (ماري يونيس) أنها ستفعل شيء فعليكِ أن تصدقي بأنَّهُ أُنجز |
| Eminim Eunice seve seve olacaktır. | Open Subtitles | لكنني واثقة بأن .. يونيس ستكون مسرورة |
| Eunice, kendi "sanat müdavimleri" grubuna katılmamı veya kütüphanelerle ilgili bir şeyler yapmamı önerdi. | Open Subtitles | أرادت " يونيس " مني أن أنضم إلى مجموعتها للفن أو فعل شيء ما بالمكتبات الجديدة |
| Bahse girerim Eunice müsaittir. | Open Subtitles | متأكدة أن يونيس متاحة |
| Sebastian, Eunice ile beraber. | Open Subtitles | سباستيان مع يونيس |
| Güzel gece... 2008. Hey, Eunice. | Open Subtitles | مساء الخير مرحبا يونيس |
| Eunice tüm bu çantaları kendi yapmış. Hepsi dünyanın en iyi ipeğiyle elle işlenmiş. | Open Subtitles | والآن (يونيس) هنا قامت بتصميم كل هذه الحقائب إنهم مطرزين يدوياً بأفضل الحرير العالمي |
| Arayan Eunice Kennedy'ydi. Sen dalga geç. | Open Subtitles | إختلط الأمر ، كان هذا (يونيس كينيدي) *الأخت الصغرى لجون ف. |
| Abby, Bonnie, Clyde, Dexter, Eunice ve Florence'ı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أنت تذكر (آبي) و(بوني) و(كلايد) و(ديكستر) و(يونيس) و(فلورنس)؟ |
| Ben sizi bulurum demiştim, Rahibe Mary Eunice. | Open Subtitles | أخبرتكِ أني سآتي وأعثر عليكِ (ايتها الراهبة (ماري يونيس |
| Rahibe Mary Eunice'i saat yedide ışıkları kapatması için tembihledim. | Open Subtitles | (لقد كلفتُ الأخت (ماري يونيس بأن تطفئ الأضواء عند حلول الساعة السابعة |
| - Evet, evet. Biliyordum. Eunice'i ziyarete gelmiş. | Open Subtitles | -نعم، نعم، نعم، كانت تزور "يونس " |
| En sonunda Eunice'i öğrendin demek. | Open Subtitles | حسناً, أخيراً إكتشفت أمر (يونس), أليس كذلك؟ |
| Eunice, Janice'in ona davranış tarzını hiç sevmemişti. | Open Subtitles | أجل, لم تطق (يونس) الطريقة التي تعاملها (جاينس) بها |
| Kızın Eunice, turuncu olan Seattle'da yaşayan varya o Eunice. | Open Subtitles | -إبنتكِ (يونس ) الشعر الكستنائي, التي تعيش بـ(سياتل) تلك هي (يونس) |
| Eunice'i ve bütün bu taş hatunları da getir. | Open Subtitles | و تحضر "أيونيس" و كل هؤلاء الفتيات الرائعات |
| Eunice, bebeğimi aşağı yolla. | Open Subtitles | يونيك , إرسلى حبيبتى إلى |
| - Eunice Moore siz misiniz? | Open Subtitles | - هل انتي "ايونيس مور" ؟ |