| Bu yüzden bu fırtınaların hareketlerini güneşte ilk oluştuklarında analiz etmek ve aynı zamanda tahmin etmek için bilgisayar simülasyonları kullanıyorum. | TED | ولذا ما أقوم به هو استخدام المحاكات الحاسوبية لكي أتمكن من تحليل والتنبؤ بسلوك تلك العواصف بمجرد نشأتهم على سطح الشمس. | 
| Sonuçların ilk sırasında, okyanus merkezli fırtınaların güçlenmesi var. | TED | أول نوع من العواقب: أضحت العواصف المعتمدة على المحيطات أقوى. | 
| Yunan mitolojisinde, denizlerin, fırtınaların depremlerin ve öteki çeşitli doğal felaketlerin tanrısı. | Open Subtitles | فى الاساطير الاغريقية كان اله البحار و العواصف و الزلازل و غيرها من الكوارث الطبيعية | 
| fırtınaların ortasında, çığ ve uçurumların tehdidi altında! | Open Subtitles | وسط العواصف مهددة بالإنهيارات الجليدية والهوة العظيمة | 
| Buzla örtülü dağ, fırtınaların yaralarını taşıyor. | Open Subtitles | يتحامل جبلٌ مغطىً بالثلوج ،ندوب الأعاصير العاتية | 
| Büyük fırtınaların kopacağını hafif bir meltem haber verir. | Open Subtitles | العواصف العاتية تُعلن عن نفسها بنسيم رقيق، أيها القائد. | 
| fırtınaların bu ani ortaya çıkışını bir tesadüf olarak düşünebilir miyiz? | Open Subtitles | على ما أعتقد لن نستطيع النظر في الظهور المفاجىء لهذه العواصف مجرد صدفة ؟ | 
| Ayrıca bu fırtınaların nereden geldiğini kestiremediğiniz gerçeğini de açıklıyor. | Open Subtitles | هذا يحلل تغير طبقات الجو كما انه يحلل عدم القدرة على توقع مكان العواصف | 
| Bu fırtınaların nereden geldiği konusunda emin değiliz. | Open Subtitles | لااحد يعرف من تاتي هذه العواصف لكن يمكننا القول انها | 
| Şiddetli fırtınaların ana şehirleri vurmasına ne kadar kaldı. | Open Subtitles | كم من الوقت بقي لتصل هذه العواصف للمدن الكبيرة | 
| Geçmişte, fırtınaların içine çekilmiş deniz canlıları hakkında istisnai raporlar var. | Open Subtitles | بالرغم من وجود تقارير مستقلة في الماضي عن وجود كائنات بحرية معلقة بالفعل في العواصف. | 
| Bu da, buranın kıyılarını, giderek güçlenen bir başka iklim değişimi etmeni olan fırtınaların erozyonuna daha fazla maruz bırakıyor. | Open Subtitles | أوراق الساحل تلك أكثر تعرضاً للتعرية من العواصف, و التي أصبحت أيضاً أكثر قوة, | 
| fırtınaların arayüzünü kullanarak sonraki girişimlerini örtbas ediyorlar. | Open Subtitles | انهم يستخدمونه العواصف كواجهة لإخفاء الخطوة المقبلة | 
| Herkesin herhalde merak ettiği bu fırtınaların niye şimdi çıktığı. | Open Subtitles | ما يجب على الجميع أن يتساءل هو السبب في هذه العواصف التي تحدث الآن. | 
| - Buradaki açıklanamaz fırtınaların sayısının lafı olmaz. | Open Subtitles | ناهيك عن ما لا يمكن تفسيره في عدد العواصف هنا | 
| Her şey fırtınaların beşiği gibi korkunç bir sükûnettedir. | Open Subtitles | و أشياء مريعه غير ذلك مثل منشأ العواصف | 
| Her şey fırtınaların beşiği gibi korkunç bir sükûnettedir. | Open Subtitles | و أشياء مريعه غير ذلك مثل منشأ العواصف | 
| Bu fırtınaların ne kadar güçlü olabileceğini görmek istedi. | Open Subtitles | اراد ان يعرف كم مدى قوة هذه العواصف | 
| Tabi fırtınaların, hastalık ve krampların üstesinde gelebilirse. | Open Subtitles | أذا نجى من العواصف والمرض والتشنج | 
| Ancak süper fırtınaların var olduklarını biliyoruz. | Open Subtitles | لكن نعلم بوجود العواصف العملاقة | 
| Buzla örtülü dağ, fırtınaların yaralarını taşıyor. | Open Subtitles | يتحامل جبلٌ مغطىً بالثلوج ،ندوب الأعاصير العاتية |