| Fısıltılar... Onları sürekli duyabilirsin. | Open Subtitles | الهمسات , يمكنك أن تسمعيها طوال الوقت في الليل |
| Yani, Fısıltılar ve dedikodulardan bir baraj oluşur ve bu da bize yardımcı olmaz. | Open Subtitles | جميع من في المدرسة. أعني, سيكون ذلك وابلُ مستقرّ من الهمسات والإشاعات, وهذا لن يساعدك. |
| Son zamanlarda liderliğinin gücüyle ilgili Fısıltılar vardı. | Open Subtitles | كانت هناك مؤخراً همسات تَتعلّقُ بالقوّةِ |
| İmparatorluğun geleceği hakkında Fısıltılar var ve gün geçtikçe sesleri yükseliyor. | Open Subtitles | همسات حول مستقبل الرايخ وقيادتها تتصاعد يوماً بعد يوم |
| Fısıltılar duyduğumu sandım. | Open Subtitles | ظننت أنني أسمع همس. |
| Yani, tüm bu gariplikler. Dalgalanmalar, Fısıltılar birisi bizimle iletişime mi geçmeye çalışıyor? | Open Subtitles | أعني ، كل هذه الغرابة ، التلويح ، الهمس هذا شخصٌ ما يحاول التواصل معنا ؟ |
| Çığlıklar ve Fısıltılar, daha önce seyrettiğim hiçbir filme benzemiyor. | Open Subtitles | فيلم "كرايس أند ويسبرز" لا يشبّه أي فيلم رأيته سابقًا |
| Fısıltılar duyuyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنّي كنت مدعوّة فأنا أسمع همساً |
| Kurumun bu gece önemli bir operasyon yürüttüğüne dair Fısıltılar tüm partide dolaşıyor. | Open Subtitles | كل هذه الهمسات في جميع أنحاء الحفل. إن الوكالة تعمل بنوعًا ما من الحساسية الزائده الليلة |
| Ama ben bu sabah gittiğim her yerde Fısıltılar duyuyorum. | Open Subtitles | لكني أسمع الهمسات في كل مكان أذهبه هذا الصباح |
| O karanlık yerde Fısıltılar duyduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكّر الهمسات التي سمعتها في ذلك المكان المُظلم |
| Fısıltılar... Onları sürekli duyabilirsin. | Open Subtitles | الهمسات, تستطيع أن تسمعيها دائما في الليل ... |
| Rüzgardaki Fısıltılar, Herkesinki kendine, | Open Subtitles | فلم همسات في مهب الريح و لكل ما يملك |
| "Fısıltılar bu kadar sesli olmamalı, değil mi? | Open Subtitles | همسات لا يجب أن تكون" "بهذا العلو، أليس كذلك؟ |
| Plağı aldığımda Fısıltılar duydum. | Open Subtitles | عندما التقطت الاسطوانة، سمعت صوت همسات |
| Ve hastalar arasında Fısıltılar dolaşıyormuş. | Open Subtitles | و هناك همسات بين المرضى. |
| Fısıltılar, Fısıltılar. | Open Subtitles | همس , همس , همس |
| Fısıltılar duyuyoruz. | Open Subtitles | -نسمع همس -ماذا؟ |
| Fısıltılar, Fısıltılar... | Open Subtitles | همس، همس |
| Seyircilere göz gezdirdim ve Fısıltılar başladı-- uzun uzun bakışlar, sırıtışlar, kıkırtılar. | TED | نظرتُ إلى الجمهور، وبدأ الهمس... والتحديق، والابتسامات المتكلفة والضحك الخافت. |
| Ürpertici bir eve giriyoruz ve sen adı Fısıltılar demek olan bir adamdan mı bahsediyorsun? | Open Subtitles | نحن سندخل منزل غريب و أنت تتحدثين عن رجل اسمه " ويسبرز " ؟ هل أنت جادة ؟ |
| Fısıltılar duyuyorum. | Open Subtitles | إنّني أسمع همساً |
| Fısıltılar duydum. | Open Subtitles | سمعتها تهمس بشيء ما |
| Yeni hükümet kadehler ve Fısıltılar arasında şekilleniyor. | Open Subtitles | حكومة جديدة تتشكل بين الخبز المحمص والهمسات. |