| Fakat ben bunları art niyetli ve hayal kırıcı buluyorum. | Open Subtitles | عن حال مدارس بالتيمور ، لكني أعتبر ذلك مضحكا ومُحبطًا | 
| Fakat ben de seni göremedim, o yüzden anlat. Sen neredeydin? | Open Subtitles | لكني فقدت الرؤية لك أيضًا لذلك أنت فسّر، أين كنت ؟ | 
| Müfettişler açgözlüydü Fakat ben, Vic Van Wrinkle, daha da açgözlüyüm. | Open Subtitles | مفتشي المدارس جشعين لكن أنا فيك فان رينكل أنا أكثر جشعاً | 
| Onun bir şeylerden dolayı suçlu olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Fakat ben burada size onun masum olduğunu anlatacağım. | Open Subtitles | .ربما إنك تظن إنه مُذنباً بشيئاً ما .لكن أنا هُنا لأخبرك إنه برئياً | 
| Fakat,ben Los Angeles'ın su sorunundan bahsedeceğim. | TED | ولكن أنا سأتحدث عن مشاكل المياه في لوس أنجليس الآن. | 
| Fakat ben kendimi olağanüstü hissedecek bir şekilde yetiştirilmedim. | TED | ولكنني لم أنشأ لأرى نفسي مثيرًا للإعجاب من أي ناحية. | 
| Fakat ben bir iş için İsviçre' ye gitmeliyim. 3 hafta orda kalacağım. | Open Subtitles | لكن انا سوف اسافر الى سويسرا ، وسوف اغيب لمدة ثلاثة اسابيع | 
| Fakat ben hikayeleri alışılagelmiş bir şekilde, sadece kendi hikayelerimi anlatmama düşüncemden bahsediyorum. | TED | لكني لا أروي القصص بالطريقة العادية، بمعنى أنني لا أروي في العادة قصصي الخاصة. | 
| Fakat ben tüm bu ihtilaflara rağmen yine de birçok ortak yanımızın olduğu kanısındayım. | TED | لكني أعتقد أن ذلك في الواقع، رغماً عن فوارقنا، لدينا الكثير من المشترك حقاً. | 
| Özgürlüğü severim, Fakat ben bile, belli bir ölçüde gözetlemenin iyi olduğunu kabul ediyorum. | TED | انا احب الحرية ، لكني احيانا اوافق ان بعض الترصد جيد | 
| Fakat ben bu ülkede olmak için bir savaş verdim ve her gün aynı şeyi yapmaya devam ediyorum. | TED | لكني قاتلت لأكون في هذا البلد وأتابع القتال كل يوم. | 
| "Fakat ben, dalgalı bir deniz altında ve ondan daha derin körfezlerde hapsoldum." | Open Subtitles | لكن أنا تحت بحر أقسى منغمراً في خلجان أعمق من ــــ | 
| Sen dinle. Bir anlaşmamız var, Fakat ben kararımı verdim. | Open Subtitles | بل أنت اسمعني، بيننا اتفاق لكن أنا من يقرر | 
| Onunla ilk önce sen tanışabilirdin, Fakat ben çıkma teklif etmiştim. Hatırladın mı? | Open Subtitles | ربما أنت رأيتها أولاً لكن أنا دعوتها للخروج , تتذكر ؟ | 
| Fakat ben 2. kan sahibini arıyorum. | Open Subtitles | ولكن أنا أبحث في ما يبدو أن التبرع بالدم الثانوي. | 
| Fakat ben Siddhart' in hakkını nasıl ödeyeceğim beni meğer ne kadar çok seviyormuş ki bana ve cinnetime tahammül gösterdi. | Open Subtitles | ولكن أنا مدينة لسيهدارت لحبه الشديد ولتحمله جنوني | 
| Astronotlar fırlatma sahasına bu gerçekten güzel havalandırmalı kamyonet ile gider Fakat ben ön koltuğu kaptım. | TED | يحصل رواد الفضاء على عربة رائعةٍ مجهزة بمكيف هواء للوصول إلى منصة الإطلاق ولكنني حصلت على محمل أماميٍّ. | 
| - Çok mutulu bir bayan - Teşekkür ederim. Fakat ben böyle iyiyim. | Open Subtitles | لتكوني امراة سعيدة جدا شكرا لك , لكن انا اعمل جيدا | 
| Fakat ben eminim ki, Bay Owen burada. | Open Subtitles | لا لكنى متيقن تماما الآن ان مستر أوين هنا | 
| Fakat ben düşündüm de eğer sen, bir doktor olarak... | Open Subtitles | لكنني كنت أفكر أنه .. اذا اقتربت منه أنت | 
| Fakat ben kin gütmüyorum ve intikam aramıyorum. | Open Subtitles | لكنني لا أذكر أية كراهية و لا أسعى للانتقام | 
| - Sonunu merak edersin. - Fakat ben zaten biliyorum nasıl bittiğini. | Open Subtitles | و تريدين أن يعرف كيف تنتهي و لكنني أعرف مسبقاً كيف تنتهي | 
| Size nasıl nüfuz eder bilmiyorum, Fakat ben tutucuyum. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ كَيفَ أَكْسرُ هذا إليك، لكن أَنا مستقيمُ. | 
| Sen bekleyebilirsin, Fakat ben bekleyemem. Gitmeliyim. | Open Subtitles | انتظري وصولهم إلى هنا، أما أنا لا أستطيع، علي الذهاب. | 
| Dedektif, bu senin huyun olabilir Fakat ben "Neden buradasın" konuşmasını yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | محقق .. ربما تكون من عادتك ولكني لا أرغب في الحديث عن سبب سجنك أيضا | 
| Çok tatlısın, yine de buraya gelmişsin Fakat ben Dena'yla birlikte geldim. | Open Subtitles | اوه , يالهي , انه لا لطف منك ان تأتي ولكن انا احضرت دينا معي . | 
| Fakat ben... Katliamı önlemende yardımcı olabilirim. Yüce İsa... | Open Subtitles | لكنّي أستطيع المساعدة لإيقاف إراقة الدّماء. | 
| Fakat ben bu işe birilerinin suçu azaltma stratejisinin bir parçası olmayı isteyerek girmedim. | TED | ولكني لم أبدأ رحلتي راغباً أن أكون عضواً في إستراتيجية شخص ما للحد من الجريمة. |