Fermuarlı naylon poşete koydum. Ama tüm hepsi orada. | Open Subtitles | وضعتها بكيس ذو سحاب موجودة كلها بالداخل. |
Örnek verecek olursak, annenizin şu Fermuarlı pantolunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | على سبيل المثال، أمكم لديها تلك الجنوز ذات سحاب بطول ست إنشات |
Birtanesinin Fermuarlı iç cebine baktığımda şöyle yazılı ingilizce bir kart gördüm : "Bir Amerikan klasiği.1941 yılında bir beyzbol eldiveninin cilali eskitilmiş yüzeyi | TED | نظرت في جيب سحاب شنطة واحدة، وجدت بطاقة مطبوعة باللغة الإنجليزية، ونصها، "أميركية كلاسيكية. |
Fermuarlı bir hırka giyiyordu. | Open Subtitles | كان يرتدي معطف له سحاب |