| Ayrıca bilgin olsun, bu siyah-beyaz bir film değil. | Open Subtitles | و بالمناسبة , هذا ليس فيلماً بالأبيض والأسود |
| Tam da bu lazımdı! Bu küçük bir film değil. Bu büyük bir film. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً بسيط ، بل كبير أحضر كاميرا أكبر |
| Haley, bu gerçek hayat. Muhteşem bir film değil. | Open Subtitles | هايلي,هذه الحياة الحقيقية و ليس فيلم ممتاز |
| Tatlım bu psikopat bir kocanın evde karısını çığlıklar içinde kovaladığı bir film değil. | Open Subtitles | عزيزتي هذا ليس فيلم يقوم فيه الزوج المجنون بمطارده الزوجه المذعوره بارجاء المنزل |
| İyi bir film değil ama şu çölün güzelliğine bakın. | Open Subtitles | ليس فيلما رائعا و لكن انظرا للصحراء الجميلة |
| Tamam dinle, Dawn'ın projesine gelince, o bir film değil. | Open Subtitles | حسنا , اسمع حول مشروع داون إنه ليس فلم إنه عذر |
| Ama... bu bir film değil. | Open Subtitles | و لكن .. هذا ليس فلما و ثق في .. |
| Hose Monkeys: the Next Generation bir film değil. | Open Subtitles | "خرطوم القرود : الجيل الجديد" ليس فلماً ، إنه نوع من القذارة |
| Sen bana öpücük vererek işe gidiyorsun. Sanki film izliyor gibiyim ama film değil. | Open Subtitles | وأنت تغادر إلى العمل وتقبلني، وكما لو أنني أشاهد فيلماً، لكنه ليس فيلماً |
| Birlikteyiz, mutluyuz. Sanki film izliyor gibiyim ama film değil. | Open Subtitles | نحن هنا وسعيدان، كما لو أنني أشاهد فيلماً، لكنه ليس فيلماً |
| Bu film değil. Silahını doldurmalısın. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً يجب أن تحشو المسدس |
| Bu film değil. Silahını doldurmalısın. | Open Subtitles | هذا ليس فيلماً يجب أن تحشو المسدس |
| Ayrıca bu ucuz bir film değil. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك ، هذا ليس فيلماً جاداً |
| Başlı başına uzun metrajlı bir film değil. | Open Subtitles | ليس فيلماً روائياً طويلاً، في حد ذاته. |
| Amerikan Westernlerinde son sözü her zaman kahraman söyler. Ama bu bir film değil. | Open Subtitles | الغرب الأمربكي دائما يتركون البطل يقول كلماته الأخبرة لكن هذا ليس فيلم |
| Ama bu bir film değil. - Kurşunu namluya verdim. | Open Subtitles | البطل يقول في بعض الأحيان إلى الشخص الشرير أن يجرب حظه،لكن هذا ليس فيلم لقد حملته من قبل |
| Bu film değil. Bunlar gerçekler. | TED | إنه ليس فيلم. هذه هي الحياة الحقيقية. |
| Çok iyi bir film değil, değil mi? | Open Subtitles | ليس فيلما بمعنى الكلمة, اليس كذلك ؟ |
| Bu bir film değil ki. Bu zaten bildiğimiz şeyin kendisi! | Open Subtitles | هذا ليس فيلما هذا ما نعرفه مسبقا |
| film değil. Bir kelime bu. Seni uyarmıştım. | Open Subtitles | ليس فيلما , انها كلمه لقد حذرتك |
| Fritz, bu bir banka soygunu, bir film değil. | Open Subtitles | فريز)، هذه سرقة مصرف) ليس فلم |
| Bu eski bir film değil. | Open Subtitles | هذا ليس فلما قديما |
| Sevgiliyle izlenecek bir film değil, onu söyleyeyim. | Open Subtitles | Hotel Rwanda قمت بإستئجار فلم و دعوني أقول بأنه ليس فلماً ملائما لموعد عاطفي |
| Bu film değil. | Open Subtitles | ليس الفلم السبب |
| Tatlım... bu bir film değil. | Open Subtitles | كم هذا جميل، هذا ليس بفيلم |
| Yani eksiksiz bir film değil. | Open Subtitles | كما تعلمون، حتى انها ليست فيلم الكمال. |