Uzun boyluydu. Yanmış ekmeğe bayılırdı ve bir film seyretmek için gitti. | Open Subtitles | كان طويلا، كان يحب خبزه المحمّص محترقاً، وغادر لمشاهدة فيلم. |
Geldiğinde ona harika göründüğünü söyle, ...ve mesela telefonundan bir film seyretmek için molaya ihtiyacın olursa, ...ona halletmen gereken "çok acil kişisel bir meselen" olduğunu söyle. | Open Subtitles | و إن أردتَ استراحةً، لمشاهدة فيلم على هاتفكَ مثلاً، أخبرها أنّ لديكَ أمراً شخصيّاً عاجلاً -مرحباً |
Kirsten'le film seyretmek için kalmanız çok hoş. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | يا له من أمرٍ لطيف أن تبقى مع (كيرستن) لمشاهدة فيلم. |
Sadece okumak, film seyretmek, çılgınca bir şey olmadan. | Open Subtitles | أقرأ و أشاهد الأفلام لا شيئ مجنون |
Çırılçıplak dolaşıp film seyretmek istiyorum. | Open Subtitles | أودّ التجوّل عارية و أشاهد الأفلام |