| Eğer kopyaları orjinalin yerine aynı fiyattan verebilseydi. | Open Subtitles | لو استطاع تصريف المزيفة على انها الأصلية وبنفس السعر |
| Ama şimdi istersen sana onu eski fiyattan ayarlayabilirim, iyi mi? | Open Subtitles | ولكن أنت سأدعك تأخذها الآن بنفس السعر القديم |
| Eric Lamensoft'a bu fiyattan verdiğini biliyorum. | Open Subtitles | انا اعرف فى الحقيقة انك اعطيتى هذا السعر لايريك لامونسفت |
| Sonra düşüyor. Ve bu çok önemli çünkü pek çok şey önce düşük fiyattan geliyor ve sonra pahalanıyor. | TED | وبعد ذلك ينخفض. وذلك مهم للغاية، لأن الكثير من الأشياء تصل إلى السوق بسعر ما ومن ثمّ يزيد. |
| Planladığın, şişeyi benden çaldıktan sonra, Ciddi bir fiyattan Bana geri satmaktı, değil mi? | Open Subtitles | كانت الفكرة هي سرقة الزجاجة وإعادة بيعها لي بسعر مرتفع صحيح |
| Bize zaman verin onları yüksek fiyattan sattığımızda paranızı geri öderiz! Yeter! | Open Subtitles | ... لذا سنبيع حينما ترتفع الأسعار . ومن ثمّ سنُعيد إليك أموالك |
| Başka yere bakma. Ona bu fiyattan verdin mi vermedin mi? | Open Subtitles | لا تنظرى بعيدا هل اعطيتيه هذا السعر ام لا؟ |
| Satın alırken de malzemeleri fiyattan düşeriz. | Open Subtitles | وبعد ذلك سأقوم بخصم السعر المباع من آلة التصوير |
| Bu istenen fiyattan daha az, ama bu bir teklif, ve burayı gerçekten sevdikleri belli, çünkü bu üçüncü kez geri dönüyorlar. | Open Subtitles | أنه أقل من السعر المطلوب، لكنّه عرض من الواضح أنهم يحبون المكان ، لأن هذه ثالث مره يعودوا فيها |
| Azaltılmış fiyat teklifini kabul etmemekle kalmıyorum ayrıca aynı kız ile aynı fiyattan randevu veriyorum. | Open Subtitles | ليس فقط انا لن اعطيك سعرا مخفضا لكن انا سوف احجز لك ذات الفتاة بنفس السعر |
| Sendeymiş, şükürler olsun. fiyattan konuşalım. | Open Subtitles | هو معك، حمداً للسماء لنتناقش عن السعر إذاً |
| Hemen satmaya ihtiyacım var. Satıcıların istediği fiyattan 20 bin dolar ucuz. | Open Subtitles | أريد إتمام الصفقة بسرعة سأخصم 20 ألفاً من السعر المطلوب |
| Yanlışlıkla döktüklerimi fiyattan düşeceğim ve sana tüm bu altı çuvalı 400 Dinar'a satacağım. | Open Subtitles | ...سأقلل السعر لما سُكِب هنا و سأعطيكِ الستة أجولة.. مقابل ربعمائة دينار |
| Bak, şarabımızı birimlerimizi ilerletebilecek bir fiyattan satmamız gerek. | Open Subtitles | نحن نريد بيع الخمر بسعر حتى يمكننا دفع عجلة الانتاج |
| O nedenle ordu, tahılının bir miktarını düşük fiyattan mültecilere satılması ve çektikleri zorluklara yardım edilmesi için ayırıyor. | Open Subtitles | لذا هو يخصّص بعض الحبوب العسكرية لكي تباع إلى اللاجئين بسعر منخفض لمساعدتهم بصعوباتهم. |
| Düşük fiyattan satın aldın. Sonra da grevi durdurup yüksek fiyattan sattın. | Open Subtitles | تشتريها بمبلغ قليل، توقف الاضراب، تبيعها بسعر مرتفع |
| Ama bazen hisse yükselir. O zaman yüksek fiyattan satın almak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | ولكن أحياناً، ترتفع الأسهم وعليك أن تبتاع بسعر السوق الآخر |
| Yüksek fiyattan sat, anladım. Ama bunun disko müziği ve DANTE anketiyle ne alakası var? | Open Subtitles | البيع بسعر عالي، استطيع تفهمه لكن ما علاقته بـ اغاني الديسكو واستطلاع دانتي |
| Hisselerini en düşük fiyattan satmak zorunda kalan düzinelerce hissedar bize geliyor. | Open Subtitles | العشرات من شهود الإدّعاء يتقدّمون للإنضمام، باعوا جميعاً أسهمهم بأبخس الأسعار! |
| Artık markadan, fiyattan bahsetmiyor. | Open Subtitles | لم يعد يتحدث عن الأسعار بعد الآن |